Zühd, kelime anlamıyla “dünyaya karşı zahiren yüz çevirip rıza-yı İlâhi’yi kazanmaya yönelmek” anlamına gelmektedir. Bu kavram İslam geleneğinde önemli bir yer tutmaktadır ve birçok alim ve düşünür zühdün insanın nefsini terbiye etmek, dünya nimetlerini aşırı kullanmaktan kaçınmak ve ahiret hayatına odaklanmak olduğunu belirtmiştir.
Zühd kavramı, insanın iç dünyasındaki hırsları ve dünya ile bağını azaltarak maneviyata yönelmesini ifade etmektedir. Zühd, maddi dünyanın cazibesine kapılan insanın, sade ve askezi bir hayat yaşayarak iç huzurunu yakalayabileceğini savunmaktadır. Kişi, dünyevi arzularından vazgeçerek daha sade bir yaşam sürdürmeli ve bunun yerine ibadet, tasavvuf ve maneviyatla ilgilenmelidir.
Zühdün temelinde özveri ve tevazu yatar. İnsan, dünya hayatının geçici olduğunu ve yalnızca ahiret hayatının önemli olduğunu bilmelidir. Bu nedenle, dünya nimetlerine aşırı düşkünlük göstermekten kaçınmalıdır. Zühd, kişinin mülkiyetçilik ve hırs gibi dünyevi arzuları terk etmesini gerektirir. Bunun yerine, yardımseverlik, paylaşma ve sadaka gibi erdemleri uygulayarak daha anlamlı bir hayat sürebilir.
Zühd aynı zamanda insanın nefsini terbiye etmesini sağlar. Kişi, nefsani arzularını kontrol altına alarak daha ahlaki bir yaşam sürdürebilir. Bu, sabır, hoşgörü ve tevazu gibi erdemleri geliştirmesine yardımcı olur.
Sonuç olarak, zühd kavramı, dünyayı geçici olduğunu kabul eden ve maneviyata odaklanan bir yaşam tarzıdır. Zühd, insanın dünya nimetlerine karşı ölçülü olmasını, nefsani arzularını kontrol etmesini ve iç huzura ulaşmasını sağlar. Her ne kadar dünya hayatının cazibesine kapılabilseler de, zühd erdemli bir yaşam sürmek için gerekli olan disiplini ve iradeyi sağlar.
Zühd, Allah’tan başka her şeyi gönülden çıkarmak ve O’nun dışındaki hiçbir varlığa hak ettiğinden daha fazla değer vermemektir. O, ne varlığa sevinmek; ne de yokluğa üzülmektir. Allah ile zengin olmaktır.
İnsanın zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak imkânlardan yoksun olması veya kendisini her zaman Allah’a muhtaç bilmesi anlamında tasavvuf terimi.
Dünya nimetlerine sırt çeviren ve günlük ibadetlerini aksatmadan yerine getiren dindar kişilere zühd denir. Zahit kelimesiyle aynı kökten türeten zühd sözcüğü, halk arasında kaba sofu anlamında kullanılır. Tasavvuf edebiyatında zahitlere ehl-i kışr (ibadetlerin ve ayetlerin batıni anlamlarıyla ilgilenmeyen) denir.19 Nis 2022
Zühd, Allah’tan başka her şeyi gönülden çıkarmak ve O’nun dışındaki hiçbir varlığa hak ettiğinden daha fazla değer vermemektir. O, ne varlığa sevinmek; ne de yokluğa üzülmektir. Allah ile zengin olmaktır. Allah ile değerli ve yüce olmaktır.
Fıkıhla ilgilenen kişiye fakih denir. El-Hidaye — Burhanüddîn Ebu’l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî (Hanefi mezhebinin fıkıh kitabı). Dosya:El-İhtiyar — İmam Mevsıli (Hanefi mezhebinin fıkıh kitapı).svg El-İhtiyar — İmam Mevsıli (Hanefi mezhebinin fıkıh kitabı).
Bu dönemde önemli merkezlerde fıkıh ilmini temsil eden başlıca âlimleri şöylece sıralamak mümkündür: Medine’de Saîd b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyr, Kāsım b. Muhammed, Hârice b. Zeyd, Ebû Bekir b. Abdurrahman, Süleyman b.
Fıkıh, salih kimselerin yazdığı ilmihallerden öğrenilir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden derlenerek hazırlanan (Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye) kitabı, fıkıh bilgileri öğrenilecek en emin kaynaktır.
Genel anlamı ile dinin ince ölçüleri ile bilinmesi ve öğrenilmesi için kullanılmaktadır. Fıkıh ilmi, dinin ince ölçüleri demektir. Biraz daha güncelleştirilmişine ilmihâl adı veriliyor. Zikretmeye gerek yoktur ki, fıkhın esas aldığı bilgi kaynağı kitabımız Kur’an ve Peygamber aleyhisselamın hadisleridir.23 Tem 2018
A. Fıkıh sözlükte; anlamak, kavramak, bilmek, keskin zekâ (fıtnat) gibi anlamlara gelmektedir. Kelimenin kökünde yarmak ve açmak anlamı da vardır. Bu da “fıkıh” kelimesinin sıradan bir bilme değil, bilinen şeyin, sanki yarıp içine girmiş gibi künhüne nüfuz eden ince ve etraflı bir bilme olduğunu gösterir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…