Yunus Emre (1240-1320), Selçuklu Devleti’nin son yılları ile Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında yaşadı. Vefatından sonra ise Osmanlı tarihi boyunca eserleri, kirleri itibarıyla etkisini devam ettirerek Cumhuriyet Dönemi’ne ve günümüze kadar ulaştı.28 בדצמ׳ 2021
Mevlâna (1207-1273), Yunus Emre (1240-1320) tarihleri arasında yaşamışlardır. Yani Mevlâna”nın vefatında Yunus 33 yaşındadır. Dolayısıyla aynı zamanların insanları olarak görüşmeleri mümkün görünmektedir.
1320 (Hicri 270) yılında Sarıköy’de vefat eden Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin son yılları ile Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarına denk düşen önemli bir dönemde yaşamıştır.
Tarihî Şahsiyeti. Yûnus Emre’nin tarihî şahsiyeti hakkında çok farklı görüşler ileri sürülmüştür. Onun Yıldırım Bayezid devrine (1389-1402) eriştiğini söyleyen (Beygu, s. 171-175), Kanûnî Sultan Süleyman dönemi (1520-1566) şairleri arasında ona da yer veren (Hammer, II, 566), VII. (XIII.) asrın sonu ile VIII. (XIV.)
Yunus Emre[1] (638-720/1240-1320) Tabduk Emre’nin deyimiyle “Bizim Yunus”, 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın başlarında Anadolu’da yaşamış büyük bir mutasavvıf ve şairdir.11 באוק׳ 2023
İlahiyatçı-Yazar Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim’de çokça geçen “İlah” kelimesinin anlamını açıklayarak, “İlah, Allah’tan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur demektir. Ebu Leheb ve Ebu Cehil bu kelimeyi duyduğunda çıldırmıştır” dedi.12 בינו׳ 2018
Bu sözcük de Arapça bir terim olup, şaşkınlık içinde bulunmak, gönülden bağlanıp sığınmak anlamlarını taşır. İslâm inanç kültüründeki anlamı ise: “Tapınılan, yüceliği karşısında şaşkınlığa düşülen, gönülden bağlanılıp kendisine sığınılan yüce varlık” demektir.
İlāh (Arapça: إله; çoğul: آلهة ʾālihat), “tanrı” ile aynı anlama gelen bir Arapça terimdir. Dişil hâli “ilaha”dır ve bu tanrıça ile eşanlamlıdır. Dinsel inanışlarca kutsal görülen ve tapınılan doğaötesi bir varlıktır.
Buna göre ilâh “tapınılan, yüceliği karşısında hayrete düşülen, gönülden bağlanılıp sığınılan, duyularla idrak edilemeyen varlık” demektir. Âlimlerin çoğunluğu, ulûhet kavramından hareketle ilâhın mutlak anlamda ibadet etmekle irtibatlı olduğunu, dolayısıyla onun tapınılan varlığa tekabül ettiğini belirtmiştir.
“’Tanrı’ kelimesi, Arapça ‘ilâh’ kelimesinin karşılığıdır. ‘İlah’ daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. ‘Allah’ kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir.27 בפבר׳ 2021
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…