Vahiy ya da tanrısal esin (Arapça: وحي), İslamî terminolojide buyruk veya düşüncelerin Allah tarafından peygamberlere bildirilmesine veya bu bildirinin kendisine denir. İslamî inanışta vahiy peygamberlere gelir ve sadece Cebrail aracılığıyla iner. Vahiy ile gelen her türlü söz Allah’ın sözüdür.
Vahiy, peygamberler aracılığıyla insanlara gönderilen uyarıları kapsar. Allah’ın vahiy iletmesinin nedeni ise insanlara dünya yaşamlarında neyin iyi neyin kötü olduğunu anlatmaktır. Daha geniş perspektiften yapılan değerlendirmelerde ise vahiy yasaklar ve emirleri içeren uyarılar olarak değerlendirilmiştir.19 Oca 2021
Peygamber kelimesi aslen Farsça olup sözlükte “haber getiren” anlamındadır. Terim olarak peygamber, “Allah tarafından görevlendirilen, vahiy yoluyla aldığı bilgileri ve emirleri insanlara tebliğ ederek onları hak dine çağıran yüksek vasıflı kimse” demektir.
Vahiy ya da tanrısal esin (Arapça: وحي), İslamî terminolojide buyruk veya düşüncelerin Allah tarafından peygamberlere bildirilmesine veya bu bildirinin kendisine denir. İslamî inanışta vahiy peygamberlere gelir ve sadece Cebrail aracılığıyla iner.
Müslümanlar Allah’ın, Kur’an’ı bir öğüt olarak ve anlaşılması için indirdiğine inanır. Özet olarak vahiy, insanlığa tek ve gerçek inanç esasları, iyi, doğru ve güzel olanı öğretmek için gönderilmiştir. İslam dışı kaynaklarda kutsal kitapların kaynağı “esin” kavramıyla ifade edilir.
Daha önceki devirlerde olduğu Osmanlı’da da sahıslar tarafından tesis edilen ve yasaması için vakıflar kurulan medreselerin hocalarına “müderris” (profesör), yardımcılarina da “muîd” (asistan, arastirma görevlisi) denirdi. Medrese talebesi ise “danismend”, “suhte” veya “talebe” adlarıyla anılırdı.
Osmanlılar’da medrese talebeleri için kullanılan bir terim. Farsça’da “yanmış, tutuşmuş” anlamına gelen sûhte kelimesi, Osmanlı devrinde medrese öğrencileri için onların ilim aşkıyla yanmış tutuşmuş olmalarına izâfeten kullanılmıştır. Bu terim zamanla softa şeklini almıştır.
Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında softaların yapılan reformlara karşı direnmesi sebebiyle “ham softa” deyimi literatüre girmiştir. Bugünkü Türkçe’de softa kelimesiyle bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanan kimse kastedilmektedir.
“Bilgili, ilim sahibi” anlamına gelen Farsça bir kelime (dâniş-mend) olup başta Sahn-ı Semân (Fâtih) ve Süleymaniye medreseleri olmak üzere büyük medreselerin özellikle icâzet alma seviyesine gelmiş talebelerine bu isim verilirdi.
Medreselerde ders verenlere “müderris”, onların yardımcılarına “muid”, okuyanlara “danışmend”, “softa” veya “talebe” adı verilir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…