Selefîlik, İslam dininde bir akım olarak bilinen Selefî Ehl-i Sünnet’i benimseyen bir grup Müslümanın inançları ve uygulamalarıdır. Bu akım, İslam’ın ilk dönemlerindeki Sahabe ve onları takip eden Tabiin’in örnek alınması ve bu döneme olan bağlılığı temel almaktadır. Selefîlik, İslam’ı tam ve saf bir şekilde yaşamayı amaçlayan bir anlayışa sahiptir.
Selefî Ehl-i Sünnet’te Kur’an ve hadislerin doğrudan ve birebir yorumlanması önemli bir yer tutar. Bu yorumlama, İslam’ın temel metinlerine sadık kalınarak gerçekleştirilir. Selefîler, mezheplere bağlı kalmadan, sadece Kur’an ve hadislerden hareketle İslam’ı anlamaya çalışırlar. Diğer akımlardan farklı olarak, Selefîler herhangi bir mezhebi takip etmezler ve sadece Selef dönemi kaynaklarına dayanırlar.
Selefî Ehl-i Sünnet anlayışı, bidat olarak kabul edilen her türlü uygulamadan uzak durmaya çalışır. İbadetlerin doğrudan Sahabe örnekleriyle sınırlı tutulması önemli bir prensip olarak kabul edilir. Ayrıca, Selefîler, İslam dünyasında görülen bazı uygulamaların İslam’a yabancı olduğunu savunurlar ve bunları eleştirirler. Bu eleştirinin hedefi genellikle türbeler, mevlitler veya tarikat uygulamaları gibi bazı toplumsal ve dini uygulamalardır.
Selefî Ehl-i Sünnet, modern dönemde dünya genelinde birçok ülkede etkili bir akım haline gelmiştir. Özellikle Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinde etkili olan Selefî akım, son yıllarda daha fazla tanınmış ve tartışmalara yol açmıştır. Bu akımın yanlış anlaşıldığı ve aşırılıklara dönüşebildiği de bir gerçektir.
Sonuç olarak, Selefî Ehl-i Sünnet, İslam’ın temel öğretilerine sıkı sıkıya bağlı olan bir akımdır. Kendi din anlayışlarını herkese dayatma gibi bir niyetleri olmamakla birlikte, inançlarını ve uygulamalarını kendi içlerinde yaşamayı tercih ederler. Selefîlik, İslam’ın köklerine dönme ve sahih bir şekilde yaşama arzusunu yansıtan bir inanç sistemidir.
Selefîlik, itikadî konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kur’an-sünnet) ile hareket eder ve Kur’an’daki müteşâbih âyetleri olduğu gibi kabul ederek bu âyetlerde kastedilen anlamı insanların bilemeyeceğini, konunun anlamını Allah’a havâle ettiklerini belirtir.
İmam-ı Gazali hazretleri, selefiyenin değil, selef mezhebinin yani Ehl-i sünnet mezhebinin hak olduğunu bunun zıddının bid’at ve dalalet olduğunu bildirmiştir. Elbette Selefin mezhebi olan Ehl-i sünnet mezhebi haktır, bunun gayrısı bid’at ve dalalettir.
Günümüz Selefileri çoğunlukla, Vehhabîlik fikir akımının kurucusu Muhammed bin Abdülvehhâb’ın yazılarını ve görüşlerini rehber olarak kabul eder. Selef, “önde olan” anlamına gelir ve geleneksel olarak İslâm Peygamberi, sahabeler ve onları görerek tâbî olanlardan (tâbiîn ve tebeut tâbiîn) oluşan gruba verilen isimdir.
İtikadî konularda Kur’an ve Sünnet’in lafzına bağlı olan ve te’vili kabul etmeyen ekol. Hz. Peygamber ile ashabın dinin temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenler anlamında bir tabir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…