Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biridir ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatında namazı sürekli olarak yerine getirmiş ve ümmetine de namazın önemini vurgulamıştır. Bu bağlamda, Peygamberimizin namazla ilgili iki hadisi şunlardır:
Birinci hadis, İslam’ın beş şartından biri olan namazın ne kadar önemli olduğunu vurgular. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, oruç tutun, hacca gidin ve şehadet edersiniz. Eğer bunları yapmazsanız dininizin kurtuluşu nasıl olacak?” Bu hadiste Peygamberimiz, namazın sadece ibadetin bir parçası olmadığını, aynı zamanda Müslümanların dini hayatlarının temel taşı olduğunu belirtmektedir. Namazın dosdoğru kılınmasıyla birlikte zekat verilmesi, oruç tutulması ve hacca gitme gibi diğer ibadetlerin de ihmal edilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu hadis, Müslümanların namazı önemseyerek yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.
İkinci hadis ise Peygamberimizin namazın keyfiyetine dair önemli bir bilgi sunmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Namaz, müminin mi’racıdır.” Mi’rac, Peygamberimizin göklere yükselip Allah ile münacat ettiği gece olarak bilinir. Bu hadis, namazın müminler için manevi bir yükseliş ve Allah ile olan yakınlığın simgesi olduğunu vurgulamaktadır. Namazı kılan bir Müslüman, ruhani bir yolculuğa çıkar ve Allah’ın huzurunda O’na ibadet eder. Namaz, kişinin manevi dünyasını güçlendirir, nefis terbiyesine yardımcı olur ve Allah’a olan bağlılığını artırır. Bu hadis, namazın sadece bir ibadet olarak görülmemesi gerektiğini, aynı zamanda ruhani bir tecrübe ve Allah ile olan yakınlığı simgelediğini ifade etmektedir.
Peygamberimizin namazla ilgili bu iki hadisi, namazın İslam’ın temel birinci şartı olduğunu ve müminler için manevi bir yükselişin simgesi olduğunu vurgulamaktadır. Müminler, bu hadislerin öğretilerini dikkate alarak namazlarını dosdoğru olarak kılmaya ve manevi hayatlarını güçlendirmeye özen göstermelidirler.
İmam tadil-i erkâna riayet etmemiş ise, namazın mühim rükünlerinde arızalar meydana gelmiş demektir, en azından sehiv secdesi gerekir. Bu da yapılmazsa namaz eksik kılınmış demektir. Tadil-i erkâna bilerek riayet etmemekten kaçınmalıdır. Sehven riayet edilmediğinde ise sehiv secdesi yapılmalıdır.10 Oca 2011
Mâlikî, Şâfiî, Hanbelî, Ca’ferî, Zeydî ve Zâhirî mezhepleriyle Hanefîler’den Ebû Yûsuf’a göre ta’dîl-i erkânın hükmü farz, Ebû Hanîfe ve Muhammed b. Hasan’a göre vâcip, bazı Hanefî âlimlerine göre ise vâcibe yakın müekked sünnettir; ancak mezhepte vücûb görüşü tercih edilmiştir (İbn Âbidîn, I, 465).
Tadil-i erkan, namazda beş yerde yani rüku, iki secde, kavme ve celsede, her uzvun hareketsiz ve sakin olup, bir miktar durmak demektir. Tadil-i erkan kasten terk edilirse, imam-ı Ebu Yusuf’a göre namaz bozulmuş olur.
Hal böyle olunca namazda tadil-i erkân, Şafiî ve Maliki Mezhepleri ile Hanefî mezhebinden İmam-ı Ebû Yusuf’a göre farzdır. İmam-ı Azam ile İmam-ı Muhammed’e göre ise vaciptir.20 Eyl 2012
Nakkaş, Muhammed’den nakletmiştir: “Benim Kur’an’da yedi ismim vardır: Muhammed, Ahmed, Yasîn, Tâhâ, El-Müddesir, El-Müzemmil ve Abdullah.” Cübeyr b. Mut’im’in rivayet ettiği hadiste ise altıdır: “Muhammed, Ahmed, Hatim, Akıb, Haşır, Mahi.”
Yüce Peygamber’in Ahmed, Muhammed, Âkıb, Haşir, Mukaffa, Nebiyyü’l-Melhame gibi isimleri yalnızca kendisine hastır. Ancak Rasûlullah, Nebiyyullah, Abdullah, Şâhid, Mübeşşir, Nezîr, Nebiyyü’r-Rahme, Nebiyyü’t-Tevbe gibi isimleri diğer peygamberlere de verilmiştir.14 Eyl 2023
O dönem hem Mekke’de hem de Arap yarımadasında çok yaygın olmayan bu isim, tüm övgüleri hak eden, Allah’ın sevgili kulu manasına gelir. Hz. Muhammed peygamberliğini ilan etmeden evvel, kendisine ”sözüne güvenilir kişi” manasına gelen Muhammed’ül Emin lakabı verilmiştir.29 Eki 2021
Ancak O, risalet öncesi hayatında ve peygamber olarak gönderildikten sonra da içinde bulunduğu toplumda güvenilen bir insan olarak yaşamış ve bundan dolayı da kendisine Muhammed el-Emîn denilmiştir. El-Emîn, inanılan, güvenilen ve mutemet kişi anlamına gelmektedir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…