Peygamberimizin iki kürek kemiği arasında bulunan peygamberlik mührüne “al-Sadr al-Muhtâd” veya “miftâh-u’r-risâlet” adı verilmektedir. Bu makalemizde, İslam’ın son peygamberi olan Muhammed’in yaşamındaki bu önemli ayrıntı hakkında daha fazla bilgi edineceğiz.
Muhammed’in peygamberliği, ona Allah tarafından vahiylerin gönderilmesiyle başlamıştır. Peygamberlik mührü, bu vahiylerin alındığı yer olarak kabul edilir. İslam literatüründe, peygamberlik mührü, bazen kalbin hemen üstünde veya göğüs bölgesinde belirtilirken, çoğunlukla iki kürek kemiği arasında yer aldığı ifade edilir.
Bu mühür, peygamberin Allah ile iletişim kurduğu, emirlerin ve vahiylerin alındığı bir kaynak olarak kabul edilir. Muhammed’in peygamberliği boyunca, Allah’ın mesajlarını topluma aktarmakla görevlendirildiği düşünülür. Peygamberlik mührü, onun bu önemli rolüne dair bir işarettir ve peygamberliğin gerçekliğinin bir kanıtı olarak kabul edilir.
Bu mührün varlığı ve yerleşimi, bazı hadislerde ve İslam tarihçilerinin eserlerinde belirtilmiştir. Bu kaynaklarda, peygamberin vahiylerin alındığı yerin iki kürek kemiği arasında bulunan bir alan olduğu açıkça ifade edilmiştir.
İslam inancına göre, Muhammed’in peygamberlik mührü, onun sadece bir insan olarak değil, aynı zamanda Allah’ın seçilmiş bir elçisi olduğunu gösterir. Bu mührün varlığı, peygamberin mesajlarını doğru bir şekilde ilettiğini ve söz konusu vahiylerin kaynağının Allah olduğunu gösterir.
Sonuç olarak, Muhammed’in iki kürek kemiği arasında bulunan peygamberlik mührü, peygamberin Allah’tan aldığı vahiylerin kaynağı olarak kabul edilen bir işarettir. Bu mührün varlığı, peygamberin Allah’ın onayını ve mesajlarını doğru bir şekilde ilettiğini gösterir. İslam inancına göre, bu mühür, Muhammed’in peygamberliğinin gerçekliğine dair bir kanıttır.
Tirmizi rivayet ediyor ki; Her kim bu mührü şerife abdestli olarak sabah baksa, akşama kadar ayın evvelinde baksa sonuna kadar, yola çıkarken baksa dönünceye kadar geçen zaman hayırlı ve bereketli olur.8 Kas 2022
Nübüvvet mührü siyer, şemâil, hasâis ve delâilü’n-nübüvve kitaplarında Resûl-i Ekrem’in nübüvvetinin delili sayılmakla birlikte son peygamber oluşunun bir işareti olarak da değerlendirilmiştir. Nitekim hâtem (mühür) genelde yazıların altına basılıp son sözün söylendiğine işaret eder.
Ömer ve diğer sahabîler tarafından da nakledilmektedir. Üç satırdan ibaret bu istif yazının alttan yukarıya doğru okunuşu محمد رسول الله [Muhammed Resulüllah]’dır. Bütün bu bilgilere dayanarak Peygamberimizin yüzüğünü ve mührünü temsili bir resmini yazının başında görebilirsiniz.
Bundan başka Peygamber Efendimizin sırtındaki mühre de “hâtem” denilmektedir. Peygamberlerin sonuncusu anlamındaki “hâtemu’l-enbiya” ve “hâtemu’n-nebiyyîn” ifadeleri de Onun vasıflarındandır.
Birebir savaşta çok fazla kayıp veren Ömer bin Sa’d’ın ordusu Şimr bin Zi’l Cevşen’in emriyle toplu hücuma geçti ve her taraftan ok ve mızraklar Hüseyin’in üzerine yağmaya başladı. Sinan bin Enes en-Nehai veya Şimr bin Zi’l Cevşen kafasını kılıçla keserek Hüseyin’i öldürdü.
Kerbelâ Olayı veya Kerbelâ Savaşı ya da Kerbelâ katliamı, 10 Ekim 680’de, bugünkü Irak sınırları içindeki Kerbelâ şehrinde, Muhammed’in torunu Hüseyin bin Ali’ye bağlı küçük bir birlik ile Emevi halifesi I. Yezid’in ordusu arasında cereyan etmiştir. Hüseyin ve kafilesindeki herkes öldürülmüştür.
Ali’nin bir Harici tarafından öldürülmesi, daha sonra Hasan bin Ali’nin baskıyla halifeliği Muaviye’ye bırakmak zorunda kalması, en sonunda da Hüseyin bin Ali ve Yezid arasında gerçekleşen Kerbelâ Savaşı ile bu ayrım derinleşmiş ve İslam’da mezhep ayrılığının temel nedenlerinden biri olmuştur.
Ankara. Son Peygamber Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ve ehlibeytten 72 kişinin şehit düştüğü “Kerbela olayı”, İslam dünyasında asırlardır, Müslümanların süren hüznü olarak yer tutuyor.17 Ağu 2021
Kerbelâ Olayı veya Kerbelâ Savaşı ya da Kerbelâ katliamı, 10 Ekim 680’de, bugünkü Irak sınırları içindeki Kerbelâ şehrinde, Muhammed’in torunu Hüseyin bin Ali’ye bağlı küçük bir birlik ile Emevi halifesi I. Yezid’in ordusu arasında cereyan etmiştir. Hüseyin ve kafilesindeki herkes öldürülmüştür.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…