Emeviler döneminde gelişen nazari fıkıh, henüz gerçekleşmemiş olaylara dair akıl yürüterek hükme varmak demektir. Nazari fıkıhta kıyas ve içtihat yöntemleri kullanılır.9 Kas 2021
“Akıl yürüterek hüküm vermek” anlamına gelen istidlâl bir kişinin tek başına yapacağı nazar ve tefekkürdür. “Delil istemek” mânasındaki istidlâl eyleminde ise iki kişi bulunur, biri yapılan akıl yürütmeyle ilgili delil talep eder, diğeri de verdiği hükmün delilini ortaya koyar.
İstidlâl, zihnin daha önce bilinen bir veya birden çok önermeden (kazıyye) bilinmeyen bir önermeyi sonuçlandırma, açığa çıkarma işlemidir. Diğer bir ifadeyle istidlâl, daha önce doğruluğu bilinen yahut doğru olduğu sanılan bir hüküm veya hükümlerden hareketle bilinmeyen bir hükme ulaşmaktır.
Nazari akıl aynı zamanda insanın kendi nefsinde ve kâinatta işleyen ilahi yasaları görmesini ve Allah’a imanının artmasını sağlar. İlâhî dinlerde esas olan vahiydir. Ancak vahyi anlayan, yorumlayan ve vahiyle belirlenmemiş olan konularda kurallar koyan ise akıldır.
Ona göre akıl öncelikle ameli ve nazari olmak üzere ikiye ayrılır. Ameli akıl, insana özgü her türlü dengeli davranışı ortaya koymada etken olan akıldır. Nazari akıl ise nefis cevherinin gelişip olgunlaşarak akıl cevherine dönüşmesinden ibarettir.
Keysâniyye, Muhammed b. el-Hanefiyye’nin imâmeti düşüncesiyle Hicri I. asrın son çeyreğinde ortaya çıkan ilk Şiî fırkalardan biridir. Keysâniyye fırkası Muhtâr es-Sakafî’nin tabileri olarak isimlendirilmiştir.30 Haz 2021
Peygamber’in vefatından sonra devlet yönetiminin Hz. Ali’ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu düşüncesi etrafında birleşen çeşitli grupların ortak adı. Daha çok Şîa’ya mensup olan ve aşırı düşünceler taşıyan gruplar için kullanılan, İslâm toplumu tarafından tasvip edilmemeyi belirten bir terim.
Büyük âlim ve velî, hazret-i Ali’nin oğlu. Annesi Havle binti Câfer bin Kays-ı Hanefiyye olduğu için, İbn-i Hanefiyye denilir. 641 (H.21) senesinde doğdu. 700 (H.81)de Medîne’de vefât etti. Muhammed Hanîf, Muhammed Hanefiyye ve Muhammed-ül-Ekber de denir.
Bu özelliği dikkate alınarak Kitâbü’l-İrcâʿın Hasan’a ait olduğu, babası Muhammed b. Hanefiyye’nin ölümünden ve İbnü’l-Eş’as’ın isyanından (81/700) önce 73-81 (692-700) yılları arasında ve büyük bir ihtimalle 75 (694) yılında kaleme alındığı söylenebilir.
Peygamber’in damadı ve Hulefâ-yi Râşidîn’in dördüncüsü (656-661). Hz. Ali’nin oğullarından Muhammed b. Hanefiyye’nin büyük oğlu ve kendi devrinde Keysâniyye Şîası’na bağlı grupların imamı.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…