Nankör insan kendisine yapılan iyiliklerin kadrini, kıymetini ve değerini bilmeyen insanlara verilen bir ifadedir. Bu bağlamda nankör insan yapılan iyiliklerden anlamayan bir insandır. Bu tür insanların hem kendisine hem de çevresine pek yararları dokunmamaktadır.22 במאי 2021
Kendini düşünme, kendi çıkarları peşinde koşma, başkasını düşünmeme gibi bencil davranışların yanında üzerine düşeni yapmama, sorumluluk edinmeme, tembellik göstererek başkalarının sırtından geçinme derdine düşmektir.12 בספט׳ 2022
Nankör insan, kendisine verilenler veya onlar için gösterilen çabalar için şükran ve takdir gösteremeyen kişidir. Bu tür bir kişi genellikle benmerkezcidir ve başkalarının ihtiyaç ve duygularını dikkate almadan yalnızca kendi ihtiyaç ve arzularına odaklanır.11 באוג׳ 2023
Nankör insan kendisine yapılan iyiliklerin kadrini, kıymetini ve değerini bilmeyen insanlara verilen bir ifadedir. Bu bağlamda nankör insan yapılan iyiliklerden anlamayan bir insandır. Bu tür insanların hem kendisine hem de çevresine pek yararları dokunmamaktadır.22 במאי 2021
Gördüğü iyiliği unutan, tuz ekmek hakkı bilmeyen kimseye de nankör (kâfir-i nimet) denir. Arap dilinde nankörlük; küfrân ya da ‘küfrânü’n-nimet’ kelimeleriyle ifade edilmekte ve şükrün karşıtı olarak kullanılmaktadır. Nankör kimseye de ‘kâfirü’n-nimet’ denilir. Nankörlüğün zıddı, iman, hamd ve şükürdür.
Bu mertebelerden ilmelyakin mertebesi birçok delillere, bürhanlara dayanarak iman etmek sürecidir. Aynelyakin derecesi ise, kâinatı bir Kur’ân gibi okuyabilecek bir dereceye ulaşmaktır. Yani, bütün varlıklar üzerinde Cenâb-ı Hakk’ın isimlerini, sıfatlarını ve tecellilerini görebilmek derecesine çıkmaktır, aynelyakîn.27 בינו׳ 2012
Sözlükte “bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek” anlamına gelen ilim ile “gerçeğe uygun kesin hüküm, inanç veya bilgi” mânasındaki yakīn kelimelerinden meydana gelen terkip, “kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi” diye tanımlanabilir.
Kur’an’da “Andolsun ki onu ayne’l-yakīn ile göreceksiniz” (et-Tekâsür 102/7) meâlindeki âyette geçen ayne’l-yakīn, gözlem yoluyla bilmek veya “yakīn”den ibaret olan bir görüşle görmek mânasını ifade eder.
İlme’l-yakīn aklî veya naklî delil ile, ayne’l-yakīn duyu yoluyla elde edilen bilgiyi, hakka’l-yakīn ise iç duyu veya iç tecrübe vasıtasıyla insanda meydana gelen en kesin bilgiyi ifade eder.
“Gerçek varlık, doğru hüküm” anlamındaki hak ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakīn kelimelerinden oluşan terkip, “iç duyu veya iç tecrübe yoluyla ulaşılan ve kesinlik bakımından en son merhaleyi teşkil eden doğru bilgi” diye tanımlanabilir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…