Musa Kazım Efendi (1858–1920), Osmanlı Devleti’nin son yıllarında 4 kez şeyhülislamlık görevini üstlenmiş din adamı. Kendisi Nakşibendi’ydi. Ayrıca İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi. Musa Kazım Efendi, 1858 yılında Erzurum’un Tortum ilçesi Pehlivanlı köyünde doğdu.
Hacı Musa Topbaş kimdir?
Hâce Mûsâ Topbaş (1917, Konya – 16 Temmuz 1999), Türk ilahiyatçıdır. İslam coğrafyasında “Sâhibü’l-Vefâ” adıyla tanınır.
Osman Nuri Topbaş ın kaç tane çocuğu var?
Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, evli ve dört çocuk babasıdır.
Mûsâ Topbaş kaç çocuğu var?
Üç kızından ikisini Topbaş ailesinden iki kardeşe vermiştir.
Mûsâ Topbaş kimdir nerelidir?
Konya Kadınhanı’nda doğdu. Babası hayır sever bir tüccar olan Ahmed Hamdi Bey, annesi Âdile Hanım’dır. Dedesinin babası Topbaşzâde Ahmed Kudsi Efendi (ö. 1889), Hâlid el-Bağdâdî’nin halifelerinden Bozkırlı Muhammed Kudsî (Memiş) Efendi’den hilâfet almış bir âlimdir.
İmâm-ı Rabbânî hangi mezhep?
Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiyye kolunun pîri olan İmâm-ı Rabbânî, Nakşibendiyye tarikatına intisap etmeden önce babası vasıtasıyla Çiştiyye, Kâdiriyye ve Sühreverdiyye tarikatlarından icâzetli bir şeyh-i kâmildir.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri nerede yaşadı?
İmâm-ı Rabbânî veya diğer adıyla Ahmed Sirhindî, (Arapça: أَحْمَدْ اَلسِّرْهِنْدِي; 26 Mayıs 1564, Serhend – 20 Kasım 1624, Serhend), Hindistan’da yaşamış İslâm âlimi ve tasavvuf önderi.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri kimin soyundandır?
Hazret-i Ömer’in soyundan olduğu için, Faruki nesebiyle anılmış, Serhend şehrinden olduğu için de oraya nisbetle, Serhendi denilmiştir. Bütün bu vasıflarıyla birlikte ismi, imam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Şeyh Ahmed-i Faruki Serhendi’dir.
Imam Rabbani hangi tarikata bağlı?
Nakşibendiyye tarikatı mensupları arasında İmâm-ı Rabbânî (ilâhî bilgilere sahip âlim) ve “müceddid-i elf-i sânî” (hicrî II. binyılın müceddidi) unvanlarıyla tanınır. Soyunun ikinci halifeye dayandığını iddia eden Kâbil asıllı bir aileye mensuptur.
Imam rabbani ne yapmıştır?
Rabbânî, onlarca mürşit yetiştirip Hindistan’ın değişik bölgelerine göndererek halkı irşat ettirdi. Ehl-i Sünnet inancıyla yaşayıp yeni kavramlarla tasavvuf ıstılahını genişletti. Mektuplarında yaşadığı tecrübeleri anlatmasıyla sonraki sûfîlerin bir ıstılahî kaynağa sahip olmasını sağladı.