Mülk arazi, İslam hukukunda ve Osmanlı uygulamasında, mülkiyeti özel kişilere ait taşınmazlardır. Bu taşınmazlar sahibine mülkiyet hakkının tanıdığı tüm hakları tanıyan arazilerdir. Bu arazi üzerinde malikleri tam bir mülkiyet hakkına sahiptir.6 Ara 2019
Miri arazilerin mülkiyeti devlete aittir ama istendiği zaman intifa hakkı verildiği zaman devlet intifa süresi boyunca araziyi kullanamaz. Miri araziye sahip olan gerçek ve tüzel kişiler, bu araziyi tüketme, kullanma ve yararlanma hakkına sahip olur.22 Tem 2021
Miri arazi; devlet hazinesine ait olan toprakları ifade eder. Geçmişi Osmanlıya ve hatta Selçuklulara kadar uzanan bu kavram günümüzde “devlet arazisi” olarak isimlendirilir. Miri arazi, sözlük anlamı olarak da “hükümetin ve hazinenin malı olan arazi” demektir.
Mîrî arazinin bir kısmı padişahlar tarafından özel mülk olarak bağışlanırken veya bedeli karşılığında satılırken, büyük bir kısmı da hizmet karşılığında askerlere veya devletin yüksek mevkilerinde bulunan kişilere veriliyordu.
Miri Arazi Mülk Arazi Farkı Miri arazinin mülkiyeti Devlete aittir. Oysa ki mülk araziler, şahısların mülkiyetinde bulunan arazilerdir. Şahıslar bu arazileri diledikleri gibi kullanabilirler.6 Ara 2019
Bunlardan biri olan faiz, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kazanmaktır. Faiz, insanların mallarına kattıkları meşru olmayan fazlalıktır. Faiz, “Bizi aldatan, bizden değildir.”[3] buyuran Allah Resulü (s.a.s)’in getirdiği adalet, şefkat, yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri görmezden gelmektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, ‘Alım satım da ancak faiz gibidir’ demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helal, faizi ise haram kılmıştır.
Müslüman başka birisinin malını ancak bir mal veya iş karşılığında alabilir. Hiçbir ekonomik değeri olmayan vade: zamandan dolayı bir kişinin parasını almak onu karşılıksız almak demektir. Bu yüzden dinimiz faizi başkasının malını haksız yere almak olarak tanımlamış ve haram kılmıştır.
Faiz, borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda fazlasıyla geri almaktır. Borçlunun alacaklısına ödemek zorunda bırakıldığı meşrû olmayan, karşılıksız ve hak edilmeyen fazlalıktır. Alın teri dökmeden, emek sarf etmeden, haksız yoldan kazanç elde etmektir.
Müslüman başka birisinin malını ancak bir mal veya iş karşılığında alabilir. Hiçbir ekonomik değeri olmayan vade: zamandan dolayı bir kişinin parasını almak onu karşılıksız almak demektir. Bu yüzden dinimiz faizi başkasının malını haksız yere almak olarak tanımlamış ve haram kılmıştır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…