TDV, Türkiye Diyanet Vakfı’nın kısaltmasıdır. Türkiye’de İslam’ın yayılması, yaygınlaştırılması ve bu dinin öğretilerinin doğru bir şekilde anlaşılması amacıyla kurulmuş olan bu vakıf, dini, sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlemekte ve destek vermektedir.
TDV, 6 Mart 1975 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulmuş bir vakıf olarak faaliyet göstermektedir. Başta Türkiye olmak üzere yurt içi ve yurt dışındaki Müslüman toplulukların dini, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak adına çalışmalar yürütmektedir. Vakıf, bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için öğrenci bursları, cami ve mescit inşaatları, yayın ve kitap dağıtımı, eğitim ve kültür hizmetleri gibi birçok alanda faaliyet göstermektedir.
TDV, Türkiye genelindeki Diyanet İşleri Başkanlığı yapılanmasına destek verirken, aynı zamanda yurt dışında da İslam’ın doğru bir şekilde öğretilmesi ve yaşanması için çalışmalar yürütmektedir. Vakıf, yurt dışında İslam’ın doğru bir şekilde anlatılması için cami, Kur’an kursu, yurt ve yetimhane gibi projeleri desteklemektedir. Ayrıca, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına da dini ve sosyal hizmetler sunmak üzere çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır.
TDV, aynı zamanda dini araştırmaların yapılmasına ve İslam’ın evrensel mesajını anlatan yayınların üretilmesine de önem vermektedir. Vakıf, Kur’an tefsiri, hadis araştırmaları, İslam felsefesi gibi birçok alanda akademik çalışmalar yürütmekte ve bu çalışmaları yayınlamaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye Diyanet Vakfı, İslam’ın yayılması, öğretilmesi ve yaşanması konusunda faaliyet gösteren önemli bir kurumdur. Vakıf, Türkiye’de ve yurt dışındaki Müslüman topluluklara dini, sosyal ve kültürel hizmetler sunarken, aynı zamanda dini araştırmalar yapmak ve yayınlar üretmek gibi akademik faaliyetlerde de bulunmaktadır.
7 âyettir. Mâ’ûn, yardım ve zekât demektir. Mekke döneminde inmiştir.
Kısa bir sûre olmasına rağmen Mâûn sûresinde inkârcıların, din konusunda samimiyetsiz ve iki yüzlü insanların ahlâkî ve içtimaî kötülüklerini tanıtmak suretiyle önemli mesajlar verilmiştir.
Maun Suresi, yetimi acımasızca itip kalkan, yoksulu doyurmaya (kimseyi) özendirmeyen, kendi namazlarını kılmada (namazı önemsemeyen, kandırmak için namaz kılan ve riya eden münafıklar gibi) gaflet eden ve zekât vermeyen; yani ceza ve mükâfat gününü inkâr eden kimselerden söz etmektedir.
Bu âyetin, Mekke müşriklerinden olan ve kıyameti inkâr eden Âs b. Vâil hakkında nâzil olduğu rivayet edilmektedir. Daha sonra, dini asılsız saymanın insanın ahlâkında meydana getirdiği olumsuz etkilere yetimlere karşı şefkatsiz davranıp onları hor görme örneğiyle vurgu yapılır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…