Mahfil, Arapça kökenli bir kelimedir ve bir topluluk ve edebi etkinlikler için kullanılan bir mekânı ifade eder. Mahfil kelimesi, genellikle halk arasında “toplantı yeri” veya “etkinlik alanı” olarak tercüme edilir. Sanat Tarihi ise, sanat eserlerinin yaratılmasından itibaren geçmişten bugüne değerlendirilen bir disiplindir. Bu disiplin, sanatın gelişimini, farklı dönemlerdeki tarz ve teknikleri, sanatçıları ve sanat eserlerini inceler.
Sanat Tarihi, tarih boyunca çeşitli kültürlerin ve medeniyetlerin sanatsal ifadelerini anlamak ve yorumlamak için önemli bir araştırma alanı olmuştur. Bir sanat eserinin yaratıldığı dönemin sosyal, ekonomik, siyasi ve dini bağlamıyla ilişkisini anlamak, o eseri tam olarak değerlendirebilmek için gereklidir.
Mahfil ve Sanat Tarihi arasında bir bağlantı kurulduğunda, sanat eserlerinin toplum içinde yapıldığı veya sunulduğu (özellikle tarihsel olarak) mekânların rolüne dikkat çekilmiş olunur. Mahfiller, sanatın toplumsal işlevlerini yerine getirdiği mekânlardır. Bir mahfilde sanat eserleri sergilenebilir, sanatçılar ve sanatseverler bir araya gelebilir ve sanat etkinlikleri gerçekleştirilebilir. Mahfiller, sanatın insanlarla etkileşim kurduğu ve sanatın toplumsal bağlamlarda nasıl işlediğini gözlemlemek için önemli yerlerdir.
Sonuç olarak, Mahfil ve Sanat Tarihi birbirine bağlıdır çünkü her ikisi de sanatın toplumsal ve kültürel bağlamlarını anlamamızı sağlar. Mahfiller, sanatın canlı bir şekilde deneyimlendiği ve tartışıldığı ortamlardır. Sanat Tarihi ise, bu deneyimleri ve tartışmaları inceler ve sanatın nasıl evrildiğini, değiştiğini ve toplumlara nasıl yansıdığını ortaya çıkarır.
Mahfiller, Osmanlı Devletinin yıkılışa geçtiği sırada özellikle bey, paşa gibi devlet görevlerinde bulunan kişilerin konak, köşkleri ile zenginlerin evlerinde ve şair, yazar, edebiyat meraklıların evleriyle kamuya açık olan mekânlarda kurulmuştur.
Müezzin, camilerde ezan okuyan, sala getiren, namazlarda selam ve tesbih dualarını okuyan kişidir. Ezancı da denilir. Müezzinlik makamı, İslam peygamberi Muhammed zamanından beri vardır. İlk müezzin Bilal-i Habeşi’dir.
Türkiye’de günümüzde, cami içerisinde belirli mekânların sınırlandırılması sonucu kadınların ibadet etmesi için tanımlanan alanlara kadınlar mahfili denilmektedir.
Müezzin mahfili, müezzinlere ayrılmış kısım olup etrafı tahta veya taş parmaklıkla çevrilidir. Müezzin mahfilinde müezzinler; ezan okur, kamet getirir ve tesbihat yaparlar. Bazen imamın tekbirlerini tekrarlarlar.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…