Kisra kelimesi Farsça kökenli bir isimdir ve birkaç farklı anlama gelir. İlk olarak, Kisra, Pers İmparatorluğu’nda hüküm süren kralları ifade eder. Bu krallar, ülkenin en üst yöneticileri olarak politik ve askeri güçleriyle Pers toplumunda büyük etkiye sahipti. Kisra kelimesinin bu anlamı, Pers tarihinde uzun bir süre boyunca kullanıldı ve Pers İmparatorluğu’nun gücünü ve büyüklüğünü yansıtır.
Ayrıca, Kisra, birçok Müslüman toplumunda önemli bir isimdir. İslam inancına göre, Kisra, Sasani İmparatorluğu’nun son hükümdarı olan Kisra II. Parvez’i ifade eder. Kisra II. Parvez, İslam peygamberi Muhammed’in tebliğlerine karşı direnen ve Müslümanlara saldıran bir liderdi. Ancak, sonunda Müslümanların zaferiyle sonuçlanan bir savaşta öldürüldü. Kisra II. Parvez’in ölümü, İslam’ın yayılmasında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve bu nedenle Kisra ismi, İslam tarihinde önemli bir sembol haline gelmiştir.
Son olarak, Kisra kelimesi, Arapça kökenli bir isim olarak da kullanılır. Arap kültüründe Kisra, liderlik ve güç sembolü olarak kabul edilir. Bu isim genellikle erkek çocuklara verilen bir isim olup, ailelerin güç ve liderlik niteliklerini temsil etme amacını taşır.
Kisra kelimesi, farklı kültürlerde ve tarih dönemlerinde farklı anlamlar taşıyan zengin bir kelime olup, siyasi liderlik, güç ve etki gibi kavramlara vurgu yapar. Pers İmparatorluğu’ndaki kralları, Sasani İmparatorluğu’nun son hükümdarı Kisra II. Parvez’i ve Arap kültüründe liderlik sembolünü temsil eder. Bu nedenle, Kisra ismi, tarih, kültür ve siyasetle ilgilenenler için ilginç bir konu olabilir.
bizans, roma’nın halefiydi. osmanlı da bizans’ın halefidir. dolayısıyla biz roma’nın halefiyiz anlamına gelen ünvandır.
İslâmiyet’in ortaya çıkışı sırasında Araplar Bizans imparatoruna kayser dedikleri gibi Sâsânî hükümdarları için kisrâ, Habeş hükümdarları için necâşî ve Mısır genel valisi için mukavkıs unvanını kullanıyorlardı.
Sürâka aynı gün müslüman oldu. Onun Mekke’nin fethinden hemen sonra İslâm’ı kabul ettiğini söyleyenler varsa da (İbn Hibbân, III, 180) bu doğru değildir. Sürâka b. Mâlik güçlü bir şairdi.
Kisra, mektubu yırttı ve elçiye kötü davrandı. Hz. Muhammed, Kisra’nın bu davranışından ötürü ona beddua etmiştir. Uzun zaman geçmeden Kisra, oğlu tarafından öldürüldü.
Kan davası,hukuk kuralları içinde cezalandırmayı kabul etmeyip, cezalandırmayı kendi elleriyle yapan kişilerin davasıdır. Namus ve töre cinayetleri ile karışıktır ve siyasal, mezhepsel, bölgesel kan davaları da vardır.
Bir şahsın hayatına haksız yere son verme, adam öldürme suçu. Kasten adam öldürme ve müessir fiil suçlarında suçlunun işlediği fiile denk bir ceza ile cezalandırılması.
Bir tanımda kan davası, “aile bireyleri arasındaki ilişkilerin sıkı olduğu toplumlarda öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme biçiminde karşılıklı cinayetlerle Page 4 ŞEVKET ÖKTEN 168 süren aile ve gruplar arası ölümlü çatışma durumu (Cengiz, 2003: 62).
Türkiye’de kan davası Türkiye’de, Türk Ceza Kanunu’nda kasten insan öldürme suçunun temel şeklinin cezası müebbet hapis cezası olarak öngörülmüştür.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…