Kerbela, İslam tarihinde derin bir acı ve trajediyle tanınan bir olaydır. Hazreti Hüseyin ve onun beraberindeki 72 taraftarı, 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) tarihinde Kerbela’da, Irak’ın güneyinde gerçekleşen bir savaşta şehit düşmüştür. Bu olay, İslam coğrafyasında büyük bir yankı uyandırmış ve tarih boyunca geniş bir etki bırakmıştır.
Kerbela trajedisinin ardından, taraftarlar ve Hazreti Hüseyin’in ailesi büyük bir üzüntü içinde kalmıştır. Müslüman toplumda intikam duygusu belirmiş ve Kerbela’nın intikamı alınmadan bu büyük tahmin yerini bulmayacaktı. Kerbela olayının yıldönümünde Milli Yasin ve Aşura günleri düzenlenerek, Hz. Hüseyin’in şehadetinin anısına taziyeler veriliyor, matem etkinlikleri gerçekleştiriliyor ve Kerbela trajedisi hatırlanıyordu.
Kerbela’da intikam alma süreci, Hilafet dönemlerinde çeşitli şekillerde gerçekleşmiştir. Hazreti Hüseyin’in torunu Hz. Zeynel Abidin’in oğlu İmam Cafer Sadiq, Kerbela’da şehit düşenlerin hatırasını yaşatma çabalarına liderlik etmiştir. Alevi-Bektaşi toplulukları, Kerbela olayının yıldönümünde matem merasimleri düzenlerken, Şii inancına göre hala Kerbela’nın intikamı alınmamıştır.
Kerbela’nın intikamı, Şii İslam’ın temel inancından biri olarak kabul edilir. Şiiler, Hz. Hüseyin ve beraberindeki şehitleri İmam olarak kabul eder ve onların acısını paylaşır. Dolayısıyla İmam Hüseyin’in adaleti ve mazlumiyetine inanılırken onun intikamının geleceği, umut ve sabırla beklenir.
Kerbela trajedisi, İslam dünyasında hala etkisini sürdürmektedir. Şii inancına göre, Kerbela’da yaşananlar, zulmün ve adaletsizliğin simgesidir. Tıpkı Hz. Hüseyin’in direnişi gibi, Kerbela olayı da haksızlığa karşı mücadele etme ve adaleti savunma çabalarını temsil etmektedir. Bu sebeple, Kerbela’nın intikamı Şii inancının en önemli unsurlarından biri olmuştur.
Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib’in oğludur. Annesi, Muhammed’in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar’ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür.
Birebir savaşta çok fazla kayıp veren Ömer bin Sa’d’ın ordusu Şimr bin Zi’l Cevşen’in emriyle toplu hücuma geçti ve her taraftan ok ve mızraklar Hüseyin’in üzerine yağmaya başladı. Sinan bin Enes en-Nehai veya Şimr bin Zi’l Cevşen kafasını kılıçla keserek Hüseyin’i öldürdü.
Umeyr’in oğlu olan Muhtar, hicretin birinci yılında Taif’de dünyaya geldi. Babası Ebu Ubeyd Sakafî, İslam ordusuna komutanlık da etmiş tanınmış şahsiyetlerdendi. Ömer’in hilafeti döneminde Kadisiye Savaşı’nda öldürülmüştü. Muhtar bu savaşta henüz 13 yaşında bir çocuk olmasına rağmen babasının yanında yer almıştı.
Kufe’de yaşanan olayların haberi Yezid’e ulaşınca, Yezid ilk etapta Kufe’nin hakimi olan Numan bin Beşiri azledip Ubeydullah Bin Ziyad’ı onun yerine atadı[18] ve Muslim bin Akil’i yakalatıp öldürülmesini emretti.[19] Diğer taraftan da, İmam Hüseyin (a.s)’ı, Mekke’de gafil avlayıp öldürmek için kendi adamlarını seferber …
Fütuhat-ı Mekkiyye sufi, düşünür Muhyiddin İbn Arabi’nin baş eseri. 37 sifir (defter) halinde tanzim edilen eser, Ekrem Demirli tarafından 18 cilt halinde Türkçeye tercüme edilmiştir. Ekrem Demirli’nin çevirdiği tercümede ilk 17 cilt 2 defterden, son cilt 3 defterden oluşmaktadır.
Fütuhat-ı Mekkiyye sufi, düşünür Muhyiddin İbn Arabi’nin baş eseri.
Liste Fiyatı: 375,00TL
————- ————
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 495
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Fütuhât-ı Mekkiyye, bilim, sanat, düşünce, kısaca insanın salt gerçeğe ulaşmadaki zihinsel ve pratik eylem ve ürünlerinin kendini gösterdiği alanların, varlığın birliği (vahdeti vücud) ilkesi perspektifiyle yeniden yorumlanması ve kurulması, bir anlamda bilimlerin canlandırılması teşebbüsüdür.
Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin (ö. 638/1240) tasavvufî görüşlerini en geniş boyutlarıyla açıkladığı eseri. Tasavvuf ve İslâm düşünce tarihinde büyük etkileri bulunan sûfî müellif. Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye (ö. 638/1240) nisbet edilen tasavvufî ve fikrî bir hareket.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…