“Ka de ne okunur?” sorusu, Türkçe dilinde yazılışından dolayı oldukça sık sorulan bir sorudur. Türkçenin yazılış kuralları gereği “Ka de ne okunur?” sorusu, “Ka de mi okunur?” şeklindeki yanlış yönlendirilmiş ifadeyle duraksamalara neden olmaktadır. Bu yazıda, “Ka de ne okunur?” sorusunun doğru okunuşunun ne olduğu ve neden böyle okunduğu ele alınacaktır.
“Ka de ne okunur?” sorusu Türkçe yazım kurallarına göre “Ka-de mi okunur?” şeklinde ifade edilir. Burada “de” ekinin ayrı yazılması ve “mi” ekinin düşmesi yazım kuralları gereğidir. “Mi” eki tarafından oluşturulan bir çekim eki olduğu için kendisiyle birleşik olarak kullanılır ve “de” ekinden önce düşer.
“Ka-de” şeklinde doğru okunan bu kelime, adı, soyadı, lakapları belirtilirken kullanılan bir söyleyiştir. Bu nedenle, örneğin bir kişinin adı ve soyadı yazılırken söylenen “de” ekini içeren bir kelime olmadığı için, “de” ve “mi” ekleri ayrı yazılır ve “mi” eki düşer.
Sonuç olarak, “Ka de ne okunur?” sorusu Türkçe dilbilgisine ve yazım kurallarına uygun olarak “Ka-de mi okunur?” şeklinde doğru şekilde okunur. Bu yazım kuralının nedeni, “de” ve “mi” eklerinin birleşik olarak kullanıldığı durumlarda “mi” ekini içeren kelimenin önce geliyor olmasıdır. Bu nedenle, “Ka de ne okunur?” sorusunun yanıtı, “Ka-de mi okunur?” şeklinde olmalıdır.
Fıkıh terimi olarak celse namazda iki secde arasındaki oturuşu ifade eder. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî fakihlerine göre namaz kılan kimsenin birinci secdeden sonra oturması ve bu oturuşun acele etmeksizin tam olarak yapılması (ta’dîl-i erkân) farzdır.
Namazda iki secde arasındaki oturuş anlamında kullanılan terim.
Kade-i ahire yani son oturuş namazın sonunda teşekkür miktarı olarak da adlandırılan belirli bir süre dahilinde oturmak ve beklemektir. İki rekatlık olan namazlarda oturuş pozisyonu öncesinde herhangi bir oturuş olmadığı için son oturuş kabul edilir.29 Ağu 2023
Sözlükte “oturma, oturuş” mânasına gelen ka’de fıkıh terimi olarak “namazların ikinci ve son rek’atlarında belli bir süre oturma” anlamında olup kuûd kelimesiyle eş anlamlıdır.
Peygamberlerin sıfatlarından biri olan ve güvenilir kimseler olduklarını ifade eden terim.
Emanet veya eminlik, (Osmanlıca امانت) maddi mal veya eşyanın güvenilir bir kişiye muhafazası veya korunması amacıyla bırakılmasıdır.
Emanet vediadan farklı olarak ücret, ortaklık hakkı, kira, buluntu gibi maddi hakları da kapsar. Kendisine emanet bırakılan kimse kural olarak emin (güvenilir) sayılır. Onun sorumluluğu kendine emanet edilen malı örf ve adete uygun şekilde ve kendi malını koruduğu gibi korumaktır.
Emanet bırakılan bir eşya veya mal ya da maneviyat istenildiği zaman veya sözleşme yapıldıysa sözleşmede belirtilen bir zamanda emanete bırakan tarafından teslim alınabilir veya emanetçi tarafından sahibine iade edilir. Emanet kelime anlamı itibarıyla oldukça geniş kapsamlarda kullanılır.
Arapça’da “güvenmek, korku ve endişeden emin olmak” mânasındaki emn masdarından gelen emânet kelimesi hıyânetin karşıt anlamlısı olarak isim şeklinde kullanıldığı gibi “güvenilir olmak” anlamında masdar şeklinde de kullanılır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…