Muhammed’in göğe yükselip, Allah ve öte âlemleri ile görüp geriye döndüğü rivayetlerine verilen isimdir. İslam kaynaklarına göre, Mekke’den Medine’ye hicretten bir sene önce yaşanan “İsra ve Miraç” olayı Allah’ın, Hazreti Muhammed’in Mekke’de gördüğü eziyetlere karşı bir tesellisi olarak kabul ediliyor.17 Şub 2023
Hz. Peygamberin gecenin bir bölümünde Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülmesine “İsrâ”, buradan da yüce makamlara yükselmesine, Allah’ın katına çıkarılmasına ise “Miraç” denir. Cenab-ı Hakk’a yakınlığın en üstün derecesi olan miraç, beşer anlayışı çizgisinin ötesinde olan akıllara durgunluk veren bir olaydır.25 Şub 2022
Terim olarak Hz. Peygamber’in göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade eder. Olay, Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya gidiş ve oradan da yükseklere çıkış şeklinde yorumlandığından kaynaklarda daha çok “isrâ ve mi’rac” şeklinde geçerse de Türkçe’de mi’rac kelimesiyle her ikisi de kastedilir.
Peygamber’in Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya bir gece yürüyüşü ile götürülmesi hadisesine “İsrâ”, bu noktadan sonra yaşadığı olaya da “Miraç” denilmektedir. İbn Hişam, es-Siretü’n-Nebeviyye, Beyrut 1971, c. II, s. 37-38; Kurtubî, el-Cami’, c. X, s. 135.
Mekke döneminin 11. Yılı Recep ayının 27. Gecesi – hicretten 19 ay önce- Peygamber Efendimiz’in İsra ve Mi’raç mucizesi gerçekleşti. İsra: gece yolculuğu ve gece yürüyüşü, Mi’raç: yükseğe çıkmak, yükselmek demektir.
Çeng-nâme, Ahmed-i Dâ’i’nin 1405-1406 ( Hicri 808) yazdığı, 14. yüzyılın ilk telif eserlerindendir ve Yıldırım Bayezid’in şehzadelerinden Emir Süleyman’a sunulmuştur. Eser, bir tevhidle başlar, na’t ve dört halifeye övgü ile devam eder, ardından da konuya girilir.
Çeng-nâme, Ahmed-i Dâ’i’nin 1405-1406 ( Hicri 808) yazdığı, 14. yüzyılın ilk telif eserlerindendir ve Yıldırım Bayezid’in şehzadelerinden Emir Süleyman’a sunulmuştur. Eser, bir tevhidle başlar, na’t ve dört halifeye övgü ile devam eder, ardından da konuya girilir.
eserleri yanında Arapça’dan tercümeleri de bulunan, XIV. asır sonu ile XV. asrınbaşlarında yaşamış olan divan şairi Ahmed-i Dai’nin Türkçe bir mesnevisidir. ilk Çengname nüshası da budur.
Ahmed-i Dâ’i (Osmanlıca أحمد داعي), 14. yüzyılın ikinci yarısıyla 15. yüzyılın başında yaşamış olan, çok eser vermiş alim bir şairdir. Babasının adı İbrahim, dedesinin adı Muhammed’dir.
Şiirlerinde asıl adını mahlâsı olarak kullanan divan şairlerinden Ahmed-i Dâ’î aslen Germiyanlıdır. Onun, Sultân I. Murâd, Germiyan Beyi II. Ya’kûb, Yıldırım Bâyezîd’in oğlu Emîr Süleymân (1402-1410) ve II. Murâd (1421-1451) devirlerini gördüğü bilinmektedir. Babasının adı İbrâhim, dedesinin adı Mehmed’dir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…