Sadece Fatımîler hilafeti döneminde; İsmâiliyye, güçlü bir devletin resmi mezhebi haline gelmiş ve bu dönemde İsmâilîler, mezhebi özgürlükten yararlanmışlardır. İsmâiliyye Ca’afer Sadık’ın büyük oğlu İsmâil’in oğlu Muhammed bin İsmâil’e bağlı kalarak imametin onların hakkı olduğuna inanlara verilen addır.
Karmatîlik, Şiîliğin İsmâilîyye mezhebinin Fâtımîler’in imâmlığını kabul etmeyen ve “Yediciler” olarak da bilinen koluna ait olan köktenci (gulat) bir mezhep. Günümüzde çok az olarak da olsa Suriye, Irak, İran ve Bahreyn’in belli bölgelerinde varlığını sürdürmektedir.
İsmaili öğretisi, ruhun, gövdede bulunduğu süre içinde yaptıklarından sorumlu olduğunu savunmaktadır. İyi bir kişi olarak yaşanmışsa, bir sonraki hayatta daha üst düzey birisi olarak dünyaya gelinecek ve böylece tüm aşamaların tamamlanması mümkün olacaktır.4 Oca 2016
İsmaililik, Yeni Platonculuk felsefeden etkilenen, ezoterik bir mezheptir. Öğreti açısından İslam’daki en zengin, sistematik ve felsefî mezhep olarak görülür. Tarikat, İsmaililik mezhebini temel alan Fatımi Devleti’nde dinsel bir hizipleşme sonucu ortaya çıkmıştır.
İsmâîli i’tikadına göre Kur’an iki ayrı manaya haizdir. Bunlar, görünen (zâhir) ve gizli (bâtın) manalarıdır. Fatımî Devleti döneminde genişleyecek olan İsmâîliğin temelleri devletin kuruluşundan çok daha önce ilk dönem İsmâîliler tarafından atılmıştı.
Tasavvufun gelişmesine önemli katkılarda bulunan ünlü mutasavvıf. “Üstâdü’s-sûfiyye” unvanıyla tanınan ilk devir sûfîlerinden. Sûfî ve müfessir. İlk sûfîlerden.
Hallac-ı Mansur “Hakikat”e yani “Aşk”a “Hak” ile bir bütün olduktan sonra ulaşabilmiştir. Sevdiğine ulaşmak, ona kavuşmak, onda erimek, onda yok olmak, ona kendini adamak, iki ayrı varlıkken tek bir varlık olmak istemiştir Hallac-ı Mansur. “Hak” ile bütünleşmesi için de kendini adaması gerekmiştir.1 Eyl 2012
Genel olarak zâhir ulemâsı Hallâc’ı bir zındık olarak görmüş, idamından sonra asırlar geçtiği halde verdiği fetvalarla idamının haklılığını ve gerekliliğini savunmuş ve hiçbir zaman onu affetmemiştir. Bunlardan bazısına göre Hallâc bir hokkabaz, gözbağcı, sihirbaz, hilekâr ve şarlatandır.
Gezdiği yerlerdeki halk için eserler yazarak İslam’a girmelerinde etkili oldu. Onun tesiriyle müslüman olanlara Mansûrî deniliyordu. Bu durum kendisini büyük bir üne kavuşturdu. Bu seyahatten dönünce aleyhindeki faaliyetler de tekrar başladı. 903 senesinde üçüncü defa hacca gitti ve burada iki yıl kaldı.
Hallâc-ı Mansûr’un öldürülme sebebi hakkında, Abbasiler’e karşı ayaklanmış olan Karmatiler’le gizlice mektuplaştığı, “Ene’l-Hakk” sözüyle ulûhiyyet (ilâhlık) iddiasında bulunduğu, haccın farz oluşunu inkar edip yeni bir hac anlayışı ortaya koyduğu şeklinde çeşitli iddialar ileri sürülmüştür.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…