Din felsefesi ve İslam düşüncesinde, imanın temel unsurlarından biri olan şüphe, genellikle kabul edilebilir bir noktadır. İman, bir insanın inançlarını ve inanç sistemini tanımlayan bir kavramdır. İnsanlar iman ederken, bazı şüpheler veya tereddütler yaşayabilirler ve bu normal olarak kabul edilir.
İmanın temelinde, birçok kişi için bilinmeyen veya somut kanıtlara dayanmayan birçok inanç bulunur. Bunlar, Tanrı’ya olan inanç, peygamberlere olan inanç, ahiret hayatına olan inanç gibi unsurları içerebilir. Bu inançlar, insanların anlama yetenekleriyle değil, kalplerinde hissettikleri bir doğruluk duygusuyla ilişkilendirilir.
Şüphe, imanın doğal bir parçası olarak görülür çünkü insanlar, bazen düşünce ve mantık yoluyla inançlarını sorgulayabilirler. İmanın kabul etme süreci, bu şüphelerin üzerinden geçmek ve nihayetinde onları aşmaktan oluşabilir. Şüphe, bir insanın inancını test etme ve daha sağlam bir zemine oturtma fırsatı sunar.
Şüphe, imanın büyümesine ve derinleşmesine de katkıda bulunabilir. İnsanlar, inançlarını sorguladıklarında bu inançları daha rasyonel ve tutarlı bir şekilde anlamaya çalışır ve böylece daha derin bir anlayış elde ederler. Dolayısıyla, imanın güçlendirilmesi için şüpheyi kabul etmek önemlidir.
Ancak, şüphe unsurunun da bir noktada sınırı vardır. İnanç sistemi üzerinde sürekli olarak şüphe duymak, imanın temel unsurlarını reddetmek anlamına gelebilir ve sonuçta inançsızlıkla sonuçlanabilir. Bu nedenle, şüpheyle karşılaşıldığında, insanların bu şüpheyi araştırma ve anlama yoluna gitmeleri önemlidir. Ayrıca, şüpheyle başa çıkmanın en etkili yollarından biri, inançsızlığı değil, daha fazla bilgi ve anlayışı aramaktır.
Sonuç olarak, iman şüpheyi kabul eder ancak sınırlarını belirler. Şüphe, inancın sorgulanması ve güçlendirilmesi için bir fırsat sunar. Ancak şüphe, aşılması gereken bir engeldir ve bu engelin aşılması için zaruri bilgi ve anlayışın aranması önemlidir. İmanın gerçek anlamı, şüpheleri aşarak daha güçlü bir inanca sahip olmaktır.
Peygamber (s.a.s.) ‘Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz? ‘ diye sormuş, oradakiler de ‘Evet!’ deyince, ‘İşte bu (korku) imandandır (akla gelen vesvese de zarar vermez).” (Müslim, Îmân, 209 [132]) buyurmuştur.
Varlık ve olayların gerçekliği ve niteliğiyle ilgili bilgilerin her zaman kuşkulu olacağını ileri süren akım; her türlü bilgiden şüphe edip onu eleştirmeyi ilke edinen felsefî tutum.
Kelime dinî literatürde özellikle fıkıh ve fıkıh usulünde şer’î bir hüküm, konu veya durumla ilgili kesin bilgi ve kanaate varamamaktan doğan tereddüt ve kararsızlığı ifade eder.
Şüphe veya şüphecilik inanç, ibadet, günlük muameleler ve ceza hukukunda sonuçlar doğurur. Bir kimsenin mümin sayılması için iman esaslarını şeksiz ve şüphesiz kabul etmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de müminin şüpheden sakınmasını bildiren çeşitli âyetler vardır: “Hak, Rabbinden gelendir.
Müridlere rehberlik yapan ve onları irşad eden kişi anlamında tasavvuf terimi. Bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi. Tasavvuf yolunu tutmaya veya tarikata girmeye karar veren yahut bir şeyhe bağlı bulunan kişi anlamında tasavvuf terimi.
Bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi. Tasavvuf yolunu tutmaya veya tarikata girmeye karar veren yahut bir şeyhe bağlı bulunan kişi anlamında tasavvuf terimi. Sûfî olmadıkları halde sûfîliğe ve tarikat ehline yakınlık duyanlar için kullanılan bir terim.
Nakşibendilik (Farsça: نقشبندیه Nakşbendiyye), 14. yüzyılda Orta Asya’da Buhara çevresinde gelişen ve adını kurucusu sufi alim Bahâeddin Nakşibend’den alan tasavvuf tarikatı.
Varoluşun ve kainatın sırlarını araştıran, zamanının çoğunu ibadet ve zikirle geçiren kişilere sofi denir. Divan edebiyatında birçok şair, bu kelimeyi ”sufi” şeklinde kullanmıştır. Alemde kimse bilmedi, gitti hakikatim.”23 Mar 2022
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…