İman, insanların inanç sistemlerinin temel taşlarından biridir ve birçok din ve felsefi düşünce sisteminde önemli bir rol oynamaktadır. İslam dininde ise iman, Müslümanların Allah’a olan teslimiyetlerini ve inançlarını ifade eder. Buna göre, “İman kimin eseri?” sorusu, imanın nasıl oluştuğu ve kaynağının ne olduğu sorusuna yanıt aramaktadır.
İslam inancına göre, imanın kaynağı Allah’tır. Kur’an-ı Kerim’de, insanların Allah’ın varlığını ve kudretini akıl yoluyla anlamaları gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Allah’ın kullarına peygamberler aracılığıyla mesajlar gönderdiği ve bu mesajların da imanın temelini oluşturduğu belirtilir. İman, Allah’ın birliğini kabul etmek, peygamberlere inanmak, kutsal kitapları kabul etmek ve ahirete inanmak gibi temel prensipleri içerir.
İman aynı zamanda kişinin içsel bir meselesidir. İnsanlar, kendileri için doğru olanı araştırıp bulmak ve imanlarını güçlendirmek için çaba sarf etmelidir. İmanın gelişimi için ise dua, ibadet, zikir, Kur’an-ı Kerim’i okuma gibi pratiklerin önemli bir yeri vardır. Kişi, bu uygulamalarla imanını pekiştirir ve Allah’a olan bağlılığını güçlendirir.
İman ayrıca toplumsal bir boyut da taşır. İslam toplumunda bireyler, ortak değerler ve inançlar etrafında birleşirler. Bir toplumda imanın yaygın olması, insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını ve dayanışma içinde olmalarını sağlar.
Sonuç olarak, “İman kimin eseri?” sorusunun cevabı, imanın Allah’ın birliğine, peygamberlere ve kutsal kitaplara inanç üzerine kurulu olduğudur. İman, hem kişisel bir inanç sistemi hem de toplumsal bir değer sistemidir. İmanın oluşumu, insanların doğruyu araştırması ve Allah’a olan bağlılıklarını güçlendirmek için çaba sarf etmeleri ile gerçekleşir. İman, insanların hayatlarını anlamlandıran ve birlikte hareket etmelerini sağlayan önemli bir ilkedir.
Buna göre; imanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen aslî unsurudur.
Sahih rivayetlere dayanarak Hz. Muhammed’in herhangi bir insandan farklı taraflarını, peygamberliğini belirten yanlarını, mûcizelerini derlediği meşhur eseridir. Abdülmu’tî Kal’acî tarafından yedi cilt halinde yayımlanmıştır (Beyrut 1405/1985).
Ebû Ubeyd Kâsım ibn Sellâm, Kitâbu’l-Îmân, thk.
Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī’nin (ö. 458/1066) kâmil imanın oluşmasını sağlayan dinî davranışlar hakkındaki eseri.
Türkiye’de günümüzde, cami içerisinde belirli mekânların sınırlandırılması sonucu kadınların ibadet etmesi için tanımlanan alanlara kadınlar mahfili denilmektedir. Fakat inşa edilen camilerden bazılarında, kadının ibadet alanının düşünülmediği görülmektedir.
Türkiye’de günümüzde, cami içerisinde belirli mekânların sınırlandırılması sonucu kadınların ibadet etmesi için tanımlanan alanlara kadınlar mahfili denilmektedir.
“Toplanılacak yer, toplantıyeri” anlamına gelen mahfil terimi ile cami harimi içerisinde özel konuma sahip alanlar tanımlanmaktadır. Mahfil olarak adlandırılan mimari kuruluşlar, etrafıparmaklıklarla çevrili ya da yerden yüksek olarak yapılmışlardır.
Hünkâr mahfili, padişahların cuma ve bayram namazlarını, ayrıca kandil gecelerinde yatsı namazlarını bulundukları şehrin selatin camilerinde kılmaları nedeniyle Osmanlı mimarisinde “hünkâr nahfili” ya da “mahfil-i hümayun” olarak adlandırılan, padişahların ibadeti için oluşturulmuş özel mekânlardır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…