İmam Gazâlî, İslam dünyasının önemli bir düşünür ve filozoftur. 11. yüzyılda yaşayan Gazâlî, mistik bir bilgelik ve felsefi düşünce ile İslam öğretilerini birleştirmeye çalışmıştır. Araştırmaları ve yazılarıyla dinî, felsefi ve tasavvufî konulara yeni bir bakış açısı getirmiştir.
İmam Gazâlî’nin en ünlü eseri “İhyâ-û Ulûmiddin”dir. Bu eseriyle Gazâlî, İslam düşüncesine kendi özgün katkısını yapmıştır. İhyâ-û Ulûmiddin, İslam dininin temel prensiplerini açıklayan ve Müslümanların maneviyatını geliştirecek öneriler sunan bir kitaptır. Gazâlî, bu eseriyle İslam’ın bir bütün olduğunu ve dini öğretilerin sadece teorik değil, pratik hayata uygulanması gerektiğini vurgulamıştır.
Gazâlî ayrıca “Tahâfüt’ûl-Felâsife” adlı eseriyle, Aristoteles ve diğer ahlak felsefecilerinin düşüncelerine karşı argümanlar sunmuş ve İslam’ın kendine has bir ahlaki ve felsefi çerçevesi olduğunu savunmuştur. Bu eserinde Gazâlî, felsefi meselelerin akıl yoluyla çözülmesinin sınırlarını belirlemiş ve İslam’ın daha içsel bir anlayışa dayandığını ileri sürmüştür.
İmam Gazâlî’nin en büyük katkılarından biri de “Hikmet’in Işığında İman” adlı eseridir. Bu kitapta Gazâlî, insanın imanını güçlendirmek ve pekiştirmek için mantıklı argümanlar sunmuştur. İnsanların kuşkularını gidermek ve içsel bir huzur elde etmek amacıyla yazılan bu kitap, gazâlî’nin felsefi düşüncelerinin dini bir perspektifle birleştiği çalışmalardan biridir.
Sonuç olarak, İmam Gazâlî İslam dünyasında birçok düşünce ve felsefi çalışmalara imza atmış bir filozoftur. İhyâ-û Ulûmiddin, Tahâfüt’ûl-Felâsife ve Hikmet’in Işığında İman gibi eserleriyle İslam düşüncesine ve maneviyatına önemli katkılarda bulunmuş ve insanların hayatlarına rehberlik etmiştir. Gazâlî’nin felsefi düşünceleri, dini öğretilerle sentezlenerek, İslam filozofları arasında önemli bir yere sahip olmaktadır.
Gazali’ye mantık, olumlu veya olumsuz bakımdan dini prensiplerle ilgili bir şey içermez. Ona göre mantığın amacı, delillerin ve kıyasların çeşitlerini, önermelerin şartlarını, onların oluşumunu, tanımın kurallarını incelemektir. Gazali’ye göre mantık bütün bilimlerin ölçüsüdür.
Gazzâlî’nin felsefeye yönelik olumsuz tutumuna karşın mantığın birçok yanını İslam din bilimlerine sokmada önemli katkısı olmuştur. Gazzâlî İslam inanç felsefesi olan Kelâm’ın daha çok akaid kısmına önem vermiş ve akıl yerine sezgiyi ön planda tutmuştur. Mantık ve münazara ilkelerini kullanmıştır.
İlmî kişiliğinin gelişmekte olduğu sıralarda mutasavvıflarla ilişki kurdu. Gazzâlî’nin tasavvufta rehberinin Abdülkerîm el-Kuşeyrî’nin öğrencisi olan ve Nakşibendiyye tarikati silsilesi içinde gösterilen Ebû Ali el-Fârmedî olduğu nakledilir.
Mutlak bilginin imkanı üzerine başlattığı zihinsel diyalektik sonucunda içinden çıkılmaz bir şüpheye düşen Gazali bu halden zihni kurtarmanın gerekliliğine inanır. Bunun ancak ve ancak Tanrı’nın insanın kalbine doğurduğu nur ile olacağını, kişinin bilgiyi böyle bir süreç sonucunda elde edebileceğini savunur.
Fenâfillah, tefâni sırrı da denilen, “ölmeden önce ölmüş gibi olup” yokluk sırrına ermek, Allah’ın varlığında yok olmak, erimek anlamına gelir. Tasavvuf inancına göre, evrende Allah’ın varlığından başka gerçek varlık yoktur. Varlıklar onu gösteren birer aynadan ibarettir.
Bu bakımdan fenafillah kavramını açıklamak gerekir ise Allah’ın varlığı içerisinde yok olmak şeklinde tanımlanabilir. Ancak bu mertebeye ulaşabilmek için belirli mertebeleri geçmek gerekir. Sıra ile Seyr İllalah, Seyr Fillah mertebesi ve sonrasında Seyr Maallah mertebesi vardır.19 Haz 2023
1) Amel ve ibadetleri yerine getirmek için gayret etmek, nefse karşı çıkmak suretiyle kötü sıfatlardan fânı olmak. 2) Tamamen Allah’a yönelerek, ibadetlerden zevk alma duygusundan da fâni olmak, 3) Nihayet, Allah’ı müşâhede etmenin farkına varmaktan da fâni olmak…
Fenâfillah, tefâni sırrı da denilen, “ölmeden önce ölmüş gibi olup” yokluk sırrına ermek, Allah’ın varlığında yok olmak, erimek anlamına gelir. Tasavvuf inancına göre, evrende Allah’ın varlığından başka gerçek varlık yoktur. Varlıklar onu gösteren birer aynadan ibarettir. Fenafillah bir vahdet-i vücud kavramıdır.
Bu mertebeye ulaşmak tasavvufta en zor durumlardan biridir. Kişilerin ölmeden ölmüş gibi olması şeklinde tanımlanan fenafillah mertebesine de ulaşabilen kişiler bulunmaktadır. Bu kişilere veli adı verilir.19 Haz 2023
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…