İhtikâr, ticari ilişkilerde dürüstlük, şeffaflık ve adalet gibi temel ilkeleri ihlal eden bir eylem olarak kabul edilmektedir. Bu makalede ihtikârın İslam hukuku açısından değerlendirilmesi yapılmaktadır.
İslam hukukunda ihtikârın caiz olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Bazı İslam alimleri ihtikârı kesinlikle yasaklamaktadır, çünkü Müslümanların dürüst ve adil olmaları gerektiğini vurgulamaktadırlar. İhtikâr, aldatma ve yanıltma gibi kötü niyetli hareketler içerdiği için İslam’da hoş karşılanmamaktadır.
Diğer yandan, bazı İslam alimleri ise ihtikârın belirli durumlarda mübah veya hatta caiz olabileceğini savunmaktadır. Özellikle savaş zamanlarında düşmanı aldatmak veya ticari anlaşmalarda kâr elde etmek gibi durumlar ihtikârın kabul edilebileceğini öne süren görüşler arasındadır. Ancak bu durumlar dahi ahlaki sınırlar içinde gerçekleştirilmelidir.
İhtikârın caiz olup olmadığına dair bu farklı görüşler, İslam hukukçuları arasında tartışmalara neden olmuştur. Birçok İslam ülkesi, ihtikârı yasaklayan yasalar çıkarmıştır ve bu eylemi cezalandırmaktadır. Bununla birlikte, ihtikârın kanıtlanması ve cezalandırılması zor olduğundan, bu tür illegal uygulamaların önlenmesi için daha etkili mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, ihtikâr İslam hukuku açısından tartışmalı bir konudur. İhtikârın caiz olup olmadığına dair farklı görüşler vardır ve bu konuda kesin bir hüküm vermek zordur. Ancak temel ilke olarak Müslümanlar dürüstlük, adalet ve şeffaflık prensiplerine uymalıdır. İhtikâr gibi yanıltıcı ve aldatıcı davranışlar hoş karşılanmamaktadır ve toplumun güvenini sarsabilir. Bu nedenle, Müslümanlar arasındaki ticari ilişkilerde dürüstlük ve adaletten ödün verilmemeli ve ihtikâr gibi eylemlerden kaçınılmalıdır.
Sözlükte “hakkını yemek, kötü davranmak; kıtlaştırmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline almak” anlamlarındaki hakr kökünden türeyen ihtikâr, “ticaret malını pahalılaşması gayesiyle istifleyip piyasaya arzını geciktirmek” mânasına gelmektedir.
Netice itibarıyla, bolluk ve ucuzluk zamanında mal depolayıp ihtiyaç hâlinde makul ve rayiç fiyattan satışa sunmak caizdir. Ancak bu ürünleri stoklamak suretiyle piyasa fiyatlarının yükselmesine sebep olmak ve bu şekilde aşırı kâr elde ederek topluma zarar vermek, karaborsacılık sayılacağından caiz değildir.
Ekonomik düzenin tabiî gidişine engel olan ihtikâr Türkçe adı ile karaborsa, İs- lam’da olduğu gibi İslam dışında ki sistemlerde de yasaklanmıştır. Mesela: Talmud’da meyve, zeytin, un gibi temel gıda maddelerinin ihtikârı yasaklanırken kimyon, kara- biber vb. baharatlarda böyle bir yasaklamaya ihtiyaç duyulmamıştır.
Kelimetullah, Allahü teâlânın kelimesi demektir. Kelime, burada ruh anlamındadır, bir de hikmetli söz anlamındadır. İsa aleyhisselam için kullanılan ruhullah veya kelimetullah, Allah’ın ruhundan üfleyerek babasız meydana getirdiği kimse anlamındadır.
Müslümanların ülke veya şehirleri i’lâ-yi kelimetullah amacıyla İslâmiyet’e açmaları, İslâm devleti idaresine almaları. İslâm dinini yayma ve müslümanları dinî görevlerini yerine getirmeye çağırma anlamına gelen İslâmî bir terim.
Müslümanların ülke veya şehirleri i’lâ-yi kelimetullah amacıyla İslâmiyet’e açmaları, İslâm devleti idaresine almaları. İslâm dinini yayma ve müslümanları dinî görevlerini yerine getirmeye çağırma anlamına gelen İslâmî bir terim.
verilen görevle dünya hâkimiyeti kurmak ve dünyaya nizam vermektir. İslamiyet’ten sonra Türkler bu ülkünün adını “i’lây-ı kelimetullah” (Allah’ın adını yüceltmek) koymuştur.
Allah’ın adını yüceltmek için Allah’ı inkar edenlere karşı savaşmak. Sözlük anlamı, Allah’ın kelimesini yüceltmek demek olan “i’lây-ı kelimetullah”, ıstılahta Allah’ın adını veya İslâm dininin tevhid akîdesini şanına uygun bir biçimde yüceltip yayma manasına gelir. Bu terim “cihat” kelimesiyle de ifade edilmektedir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…