İçtihat, hukuki bir sorunu çözmek veya bir hukuk kuralını yorumlamak için daha önceki benzer davaların verilerine dayanarak bir karar verme sürecidir. Bu kararlar, mahkemelerin aldığı ve hukuk sistemine rehberlik eden önemli kararlardır. İçtihat, hukukun gelişmesine katkı sağlar ve benzer sorunlarla karşılaşan taraflara rehberlik eder.
Bir içtihat, önceden benzer bir davada verilen bir kararın hukuki açıdan bağlayıcı bir etkisi olduğunda ortaya çıkar. Örneğin, bir yargıç, daha önceki bir dava sırasında verilen bir kararı temel alarak benzer bir sorunu çözebilir. Bu içtihat, gelecekteki benzer davalar için bir emsal teşkil eder ve aynı hukuki ilkelere dayanan kararlar verilmesini sağlar.
İçtihatlar, hukuki sistemin tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerini destekler. Özellikle genel hukuk prensiplerinin, yargıçların kararlarında birlik sağlaması ve benzer durumlarda aynı şekilde hareket etmeleri için kullanılır. İçtihatlar, hukuk sistemini daha adil ve tarafsız hale getirmek için etkin bir araçtır.
Örneğin, A ile B arasında bir sözleşme davası olduğunu düşünelim. Daha önceki bir davada, benzer bir sözleşme davasında verilen bir karar A lehine sonuçlanmıştır ve bu içtihat halen yürürlüktedir. Yargıç, benzer faktörlerin bulunduğu A ve B arasındaki davada da aynı kararı verebilir. Bu içtihat, ilgili hukuki meseleleri ele alır ve taraflara yardımcı olur.
Sonuç olarak, içtihatlar, hukuk sistemindeki önemli bir unsurdur ve hukuki sorunları çözmek için kullanılan bir rehberdir. İçtihatlar, daha önceki kararların hukuki açıdan bağlayıcı etkisiyle oluşur ve hukukun gelişmesine katkıda bulunur. İçtihatlara dayanarak, yargıçlar benzer meselelerle karşılaştıklarında adil ve tutarlı kararlar verebilirler.
Müçtehit; Kur’an’ın sırlarını hakkıyla bilen, içtihat yapabilen, İslâmî ilimlerin bütün hükümlerinde otorite olan her fıkıh bilginidir.9 Ağu 2016
“Dört imam” anlamına gelen bu terkip dört büyük fıkıh mezhebinin kurucuları olan Ebû Hanîfe, Mâlik b. Enes, Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel için kullanılmıştır.
İctihad eden kişiye müctehid (Arapça: مُجْتَهِد) adı verilir. Bir ictihadın geçerli olabilmesi için ictihadı yapan kişinin ictihad yapabilecek seviyede bir fakîh (İslam hukukçusu) olması gerekir. Ayrıca ictihad caiz olmayan konularda yapılamaz.
Kılınan namazların Allah katında makbul olabilmesi için ihlas ve huşu ile kılınması gerekir. Çünkü namazın temeli huşu ve ihlastır. İhlassız hiçbir amel Allah katında makbul değildir.
Bunun için de kişinin bütün kalbiyle Allah’a yönelerek her türlü dünyevî düşünceden uzak durmaya çalışması, okuduğu âyetlerin mânasını düşünmesi, secde yerine bakması ve gereksiz hareketlerde bulunmaması tavsiye edilmiştir.2 Tem 2022
İslâm âlimleri bu hadisi şeriften hareketle namazda, akla ve kalbe gelen düşüncelerden dolayı, namazın bozulmayacağını ifade etmişlerdir (Kâsânî, Bedâî’, 1/215; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, 2/397-398 [861]).
kıldığı şekilde, farz, vâcib, sünnet ve âdâbına uyarak, Allah’ın huzurunda bulunuyor olmanın şuuruyla, tam bir saygı, korku, tevâzu, teslimiyet ve ihlâsla kılmaktır. Kısaca huşû; “namaza konsontre olup, namazda namazdan başka bir şey düşünmeme ve başka bir şey ile meşgul olmama” diyebiliriz.
Kılınan namazların Allah katında makbul olabilmesi için ihlas ve huşu ile kılınması gerekir. Çünkü namazın temeli huşu ve ihlastır. İhlassız hiçbir amel Allah katında makbul değildir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…