Harut ve Marut, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen iki melektir ve hikayeleri kıssalarla anlatılan önemli karakterlerdir. Bu melekler, Allah’ın emriyle insanlara kötülük ve sihir gibi şeylerin kötülüğünü öğretmek için dünyaya gönderilmiştir.
Konu, Eşkıya Sûresi’nin 102. ayetinde geçmektedir. Ayet, Hz. Süleyman’ın krallığı döneminde gerçekleşen bir olayı anlatmaktadır. Süleyman peygamber, Allah’ın kendisine verdiği birçok yeteneği kullanarak doğaya hükmetmektedir. Bir gün, Allah’ın bir takdiri olarak, Harut ve Marut adında iki meleği insanların yanına gönderir. Bu melekler, insanlara kötülük ve sihirin zararlarını öğretmek için gönderilmiştir.
Harut ve Marut’un geldiği yerin adı, Babil şehrindedir. Bu şehrin sakinleri, meleklerin sihir öğretmek üzere geldiğini bilirler. Ancak, insanların bazılarının hırsı ve kötülüğü nedeniyle, sihiri kötü amaçlarla kullanmak istedikleri için meleklerden sihir öğrenmek isterler. Bu durum, Allah’ın onlara gönderdiği bir sınama olup, onların gerçekten güvenilir ve doğru yolunu seçip seçmediğini anlamak içindir.
Melekler, sihir konusunda uyarıda bulunurlar ve insanlara bu eylemin büyük günah olduğunu söylerler. Ancak, insanların bazıları öğrenmek ısrarına devam eder ve Allah’ın izniyle kendilerine verilen sihir öğrenmeye başlarlar. Sihirin etkilerini gördükten sonra, insanlar büyük pişmanlık duyarlar ve günahlarını anlarlar.
Harut ve Marut hikayesi, insanlara kötülüğün sonuçları ve günahın zararları konusunda bir uyarıdır. Bu hikaye, insanların Allah’ın sınırlarına uyması gerektiğini ve kötülüklerin elde geçici olmasına rağmen ahiret hayatına büyük etkileri olabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, bu olay, meleklerin insanlarla etkileşimde bulunabildiğini ve Allah’ın iradesi dâhilinde emirlerini yerine getirdiğini göstermektedir.
Arapça asıllı olmayan Hârût ve Mârût kelimeleri (Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, s. 629) Kur’an’da bir âyette geçer (el-Bakara 2/102). Bazı hadislerde nakledilen, tarih ve tefsir kitaplarında ayrıntılı biçimde yer alan Hârût-Mârût kıssası farklı isimlerle İslâm’dan önceki dinlerde de görülür.
Aşk duygusuna kapılan Harut ile Marut bu şartı da kabul etmişler. Kadının şartı ona ism-i azamı öğretmeleriydi. Onlar öğretince kadın söyleyip gökyüzüne çıkmış. Allah kadını Zühre yıldızının üstüne koymuş ve Harut ile Marut’u da Babil’de bir yerde baş aşağı kıyamete kadar duracakları cezasını vermiş.
İslam’da da isimlerinden bahsedilen Harut ile Marut Kur’an’da detaylı olarak geçmektedir. Bakara Suresi2nin 102. ve 103. ayetlerinde isimlerinden bahsedilir. Bu ayetlerde Hz. Süleyman’a atılan iftiralar ile Harut ile Marut’a sihir öğretilmesi bir arada anlatılmaktadır.28 Ara 2022
Kelam ve ahlak alimi olarak ünlü İmam-ı Gazali’nin asıl adı, Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed, künyesi Ebu Hamid, unvanı ise İslam’ın delili manasına da gelen Hüccet-ül-İslam ve Zeyneddin’dir.18 Ara 2019
İslam dünyasında din ve bilim-felsefe arasındaki çekişme, bilimsel ve felsefi düşüncenin bastırılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çekişmede öne çıkan kelamcılardan Gazali, bilim ve felsefeye karşı tavır aldı.5 Ara 2020
Gazzâlî’nin felsefeye yönelik olumsuz tutumuna karşın mantığın birçok yanını İslam din bilimlerine sokmada önemli katkısı olmuştur. Gazzâlî İslam inanç felsefesi olan Kelâm’ın daha çok akaid kısmına önem vermiş ve akıl yerine sezgiyi ön planda tutmuştur. Mantık ve münazara ilkelerini kullanmıştır.
Gazzâlî Îmam-ı Gazzâlî
——————————————————————
Okulu
İlgi alanları
Önemli eser
Etkilendikleri Ebu Ali Farmedi, Ebü’l Hasan Eş’arî, Cüveynî, Şafii
Gazzâlî (Farsça: الغزّالی) veya yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî (1058, Tus – 18 Aralık 1111, Tus), İranlı İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. Çeşitli yönlerden felsefeyi eleştirmesi ve dönemin bazı filozoflarını tekfir etmesiyle de bilinir. Hükema sıfatıyla da adlandırılmıştır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…