Kıraat ilminde icâzet, Kur’an lafızlarının usulüne uygun bir üslûpla okunması açısından okuyucuda bulunması gereken niteliklerin mevcudiyetini belirten yazılı yeterlilik belgesi anlamındadır.
İcazet (Arapça: الإِجازَهْ ijazah), “diploma” anlamına gelen bir terimdir. İlk defa 9. yüzyılda kullanıldığı bilinen ve ilk akademik derece olarak kabul edilmektedir. 9. yüzyılda, Medrese, Cami ve Bimaristan (Tıbbi okul) gibi yükseköğretim kurumlarının diploması olarak kullanıldı.
İcazet (Arapça: الإِجازَهْ ijazah), “diploma” anlamına gelen bir terimdir. İlk defa 9. yüzyılda kullanıldığı bilinen ve ilk akademik derece olarak kabul edilmektedir. 9. yüzyılda, Medrese, Cami ve Bimaristan (Tıbbi okul) gibi yükseköğretim kurumlarının diploması olarak kullanıldı.
İcâzetnâme; kişinin ilmî alanda hangi tür bilgilere sahip olduğunu, öğrenim seviyesini, yeterliliğini ve bu alandaki yeteneğini gösteren tahsil belgesi, aynı zamanda sahip olduğu bu kazanımları öğrencilerine aktarabileceğini ifade eden öğretme ruhsatıdır.
Bütün bu tanımlardan anlaşıldığına göre icâzet, kısaca, ha- disleri rivâyet etmeye, başka bir deyişle rivâyet hakkını devretmeye yönelik verilen izin belgesini ifade etmektedir.
Elan mevcut olan cehennem kâfirler, cennet ise muttaki mü- minler için hazırlanmıştır. Cehennem cezalandırma, cennet ise ödüllendirme yeridir. Cennet de cehennem de dünya gibi sonlu değil, sonsuzdur. Kâfirler cehennemde ebedî kalırlar.
Cehennemdeki azap ateş, duman, susuzluk ve karanlık şeklinde olacaktır. Bazı yahudi bilginleri âhirette kefâret ödeyerek günahtan arınmanın ve âhirette azaptan kurtulmanın mümkün olmadığını savunurlar. Ancak bazı metinlere göre yaşayanların dua ve sadakaları ölüyü cehennemden kurtarabilir.
Buhârî, Müslim, İbni Mace ve diğer hadis kitaplarında, yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da Zemherir Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor. Reşahat kitabında da, (Zemherir denilen soğuk Cehennemin azabı çok şiddetlidir) deniyor.
Reşahat kitabında da, (Zemherir denilen soğuk Cehennemin azabı çok şiddetlidir) deniyor. Bu melekler ateş ve kardan yaratıldığı hâlde ateş ve kar değildir. (Âyetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokarız; onların derileri yandıkça, daha fazla acı duymaları için derilerini değiştiririz.
Mâlik (Arapça: مالك), Arapça bir kelime olup “Mülk” kökünden türemiştir ve “bir mülke sahip olan” anlamını taşır. İslam inancında Mâlik cehennemin yöneticisi olan meleğin ismidir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…