Hacerül Esved taşı, İslam inancında önemli bir simge olarak kabul edilen ve Kabe’nin doğu köşesinde bulunan kara renkli bir taştır. Bu taşın kökeni ve bileşimi uzun bir süredir tartışma konusu olmuştur. Yapılan araştırmalar ve analizler, Hacerül Esved’in bir meteortan geldiğini göstermektedir.
Hacerül Esved, Kabe’nin hemen dışındaki Siğil Dağı’nda bulunmaktadır. Taş, büyük bir oval şeklinde olup siyah renkte ve bazaltik bir yapıya sahiptir. Yalnızca kara taş olması bile onu dikkate değer kılmaktadır, çünkü çevredeki diğer taşlar genellikle beyaz veya açık renklidir. Ayrıca, taşın yakın tarihli analizleri, kimyasal kompozisyonunun diğer meteor ve meteoritlerle benzerlik gösterdiğini ortaya koymuştur.
Hacerül Esved’in kökeni ve nasıl Kabe’nin bir parçası haline geldiği hala bir sır olarak kalmaktadır. İslam mitolojisine göre, taş Allah’ın Adem’in oğullarından birine karşı işlediği günahın temsilidir ve Cennet’ten geldiği düşünülmektedir. Bununla birlikte, bilimsel araştırmalar genellikle bu tür hikayelere şüpheyle yaklaşır ve Hacerül Esved’in nereden geldiğini belirleyemez.
Buna rağmen, yapılan analizler, Hacerül Esved’in taşıdığı özelliklerin bir meteora ait olduğunu göstermektedir. Araştırmacılar, taşın demir içeriğinin ve diğer kimyasal izotop analizlerin sonuçlarına dayanarak, Hacerül Esved’in muhtemelen bir meteordan düştüğünü düşünmektedir. Bazaltik yapısı da bu teoriye destek sağlamaktadır çünkü meteorlar genellikle bu şekilde form oluştururlar.
Sonuç olarak, Hacerül Esved taşı, İslam inancında büyük bir öneme sahip olan ve Kabe’nin bir köşesinde bulunan kara renkli bir taştır. Yapılan araştırmalar, bu taşın bir meteordan geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte, taşın kökeni ve nasıl Kabe’ye yerleştirildiği hala belirsizdir. Araştırmalar, Hacerül Esved’in meteora ait olduğunu düşündürmektedir ancak kesin bir kanıt henüz bulunamamıştır.
317’de (930) Karmatî lideri Ebû Tâhir el-Cennâbî Mekke’de yaptığı katliam ve yağma sırasında Hacerülesved’i yerinden sökerek Hecer’e götürmüştür. Böylece Kâbe uzun bir süre Hacerülesved’siz kalmış, ancak hacılar tavaf esnasında Hacerülesved mevcutmuş gibi bulunduğu yeri istilâm ederek (aş.bk.) tavaflarını yapmışlardır.
Allah’a hamd olsun. Allah’ın evinin etrafında dönen kimse kalbiyle Allah’ı yüceltmektedir. Yürümek, öpmek ve eliyle Hacerulesvede ve ruknilyemaniye dokunması tüm bunlar insanın Allah’ı anması amacıyla yapılır. Tüm bu ibadetler genel anlamında Allah’ı anmaktır.
İnanç Deylemî’nin Enes’ten rivayet ettiğine göre, İslâm Peygamberi şöyle demiştir: “Hacer-ü’l Esved, Allâh’ın sağıdır/sağ elidir, bu taşa el süren kimse, Allah’a isyan etmeyeceğine dair biat etmiş/söz vermiş olur.” Günümüzde bu ifadenin mecaz/metafor bir ifade olduğuna inanılır.
Kâbe’nin güneydoğu köşesine tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen taş. DOSYASINDA YER ALMAKTADIR. İslâm inanışına göre yeryüzünde yapılan ilk mâbed, müslümanların kıblesi.
Hâkim en-Nîsâbûrî’nin (ö. 405/1014), Buhârî ile Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerine almadıkları sahih hadisleri bir araya getiren eseri. Tam adı el-Müstedrek ʿale’ṣ-Ṣaḥîḥayn’dır (el-Müstedrek ʿale’ş-Şeyḫayn).
Hâkim en- Nîsâbûrî’nin el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn isimli eseri de Sahîhayn üzerine yapılmış önemli çalışmalardan biridir. Hâkim bu eserinde Şeyhayn’ın veya onlardan birinin şartlarına uygun olup eserlerine almadığı rivayetleri bir araya getirmeyi hedeflemiştir.
Sahih-i Buhari’nin yazarı İmam Buhari ile birlikte ‘İmameyn’ (İki imam) olarak anılırlar. Bu iki muhaddisin Sahih’lerini birlikte ifade etmek için de ‘sahihayn’ (İki Sahih) ismi kullanılır. 5 Mayıs 875 (HS 25 Receb 261) yılında memleketi Nişabur’da ölmüştür. Mezarı yerinde türbe mevcuttur ve ziyaret yeridir.
İbn Kesîr de el-Müstedrek’te değişik türlerde hadis bulunmakla beraber sahih ve müstedrek rivayetlerin az olduğunu, hatta eserde hasen, zayıf ve mevzû rivayetlerin de bulunduğunu ifade etmiştir.
Sözlükte, “eksiğini tamamlamak, hatalarını düzeltmek” mânasındaki istidrâk masdarından türeyen müstedrek kelimesi hadis literatüründe “bir şeyin devamını yapmak, ona zeyil yazmak, tetimme meydana getirmek” anlamında erken dönemden itibaren kullanılmıştır.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…