Güzel ahlak, bir kişinin davranışlarında, söylemlerinde ve ilişkilerinde gösterdiği olgunluk, saygı, dürüstlük ve etik değerlere uyumu ifade eder. Güzel ahlaklı bireyler, toplumun temel değerlerine saygı duyarlar ve başkalarına karşı nazik, dürüst ve adil davranırlar.
Güzel ahlak örneklerinin başında, başkalarına karşı saygılı ve nazik olmak gelir. İyi ahlaklı bireyler, başkalarının duygularına ve haklarına saygı gösterirler. Empati yapabilme yetenekleriyle, başkalarının ne istediğini anlamaya ve onlara yardımcı olmaya çalışırlar. Saygılı ve nazik olmak, ilişkileri güçlendirir ve toplumun uyumunu sağlar.
Dürüstlük, güzel ahlakın temel taşlarından biridir. İyi ahlaklı bireyler, yalan söylemekten kaçınırlar ve her zaman doğruyu söylerler. Güvenilir olma, başkalarının saygısını kazanmak için önemli bir noktadır. Dürüstlük, kişinin karakterini yansıtır ve etik değerlerle bağdaşır.
Adaletli olmak da güzel ahlakın bir diğer örneğidir. Adaletli bireyler, herkese eşit davranır ve haksızlığa karşı çıkarlar. Adaletli olmak, insanların güvende hissetmelerini sağlar ve toplumsal adaleti güçlendirir.
Hoşgörü, güzel ahlakı tamamlayıcı bir değerdir. İyi ahlaklı bireyler, farklı düşüncelere, inançlara ve yaşam tarzlarına saygı gösterirler. Hoşgörü, çatışmaları azaltır ve toplumun çeşitliliğine katkıda bulunur.
Son olarak, yardımseverlik ve cömertlik de güzel ahlakın örneklerindendir. İyi ahlaklı bireyler, başkalarının ihtiyaçlarına önem verirler ve onlara yardımcı olmak için elinden geleni yaparlar. Yardımseverlik, insanların birbirine destek olmasını sağlar ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
Güzel ahlak, insan ilişkilerinde ve toplumda uyumu sağlayan temel bir değerdir. Saygı, dürüstlük, adaletli olma, hoşgörü, yardımseverlik ve cömertlik gibi değerler, güzel ahlakı yansıtan davranışlardır. Bu davranışlar, bireylerin mutlu ve sağlıklı ilişkiler kurmasına, toplumsal uyumu sağlamasına ve insanlık değerlerine bağlılık göstermesine yardımcı olur. Güzel ahlaklı bireyler, toplumun temel taşlarıdır ve gelecek nesillerin yetişmesinde büyük bir öneme sahiptirler.
Güzel ahlak ise Allah’ın buyruklarını ve Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getirerek sadece Allah için değil Allah’ın diğer kulları için de iyi olmak demektir. Bir insanın karşısındaki insana iyi davranması, hoşgörülü olması, insan olarak ona değer vermesi ya da merhamet etmesi hepsi güzel ahlaktandır.
Hoşgörülü ve affedici olmak, alçak gönüllü olmak, gurur ve kibirden uzak durmak, kötülüğü iyilikle savmak, başkalarına iyilik etmek, Kimseyi hor ve hakir görmemek, doğru olmak, doğru söylemek, söz ve davranışlarında samimi olmak, yumuşak huylu ve güler yüzlü olmak, âdil davranmak, adam kayırmamak, rüşvetten, iltimastan …
Ahlaklı olmak, İnsanın güzel, doğru ve iyi davranışlarda bulunması, çirkin yanlış ve kötü davranışlardan uzak olmasıdır. İnsanların güzel ahlak sahibi olması dinimizin temel amacıdır. İslam dininin ahlak prensipleri en son, en güzel, en yüce ahlaki prensiplerdir.
İslâm Peygamberi, kısa ve özlü olarak İslâm’ı “İslâm güzel ahlâktır.”1diyerek tarif etmiştir. Bu tariften anlaşıldığı üzere İslâm’ın asıl hedefi, getirdiği evrensel ilkelerle insanları güzel ahlâk sahibi yapıp insan-ı kâmil derecesine çıkarmaktır.
Akıcı necasetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzü genişliği kadar yüzeydir. Bundan az olan katı necaset, elbisenin, avuç içinden daha geniş yüzeye yayılınca namaza mani olmaz, fakat mekruh olur.
Necis olduğu yönünde ittifak olan şeyler şunlardır: meyte (murdar hayvan, dinî usule uygun biçimde boğazlanmamış ölü hayvan eti); kan, irin ve canlı iken koparılan parça; domuz eti; sarhoş edici içkiler; insanın idrarı, dışkısı, mezisi, vedîsi ve kusmuğu; etinin yenmesi helal olmayan hayvanların idrarı ve dışkısı.
necaseti“ruhsat olmayacak şekilde namazın sıhhatine engel olan pislik” şeklinde tanımlamaktadır.28Hanefî fakih Haskefî (öl.1088/1677) ise sözlük anlamı itibariyle necasetin hem hakiki hem de hükmî necaseti kapsadığını ama örfi kullanımda sadece hakiki necasetin kastedildiğini belirtmektedir.
Necâset, hakikî ve hükmî olmak üzere ikiye ayrılır. Hakikî necâset, sözlükte kan, sidik ve dışkı gibi gerçek pislik olarak var olan şeyleri; terim olarak ise, namazın sıhhatine engel olan pisliği ifade eder. Hükmî necâset ise, insan bedeninde manevî olarak bulunan abdestsizlik veya cünüplük hâli için kullanılır.
Hakikî necâset üçe ayrılır: Ağır ve hafif; katı ve sıvı; görülen ve görülmeyen pislik. Buna galîza veya muğallaza pislik de denir. Giysilerde, bedende veya namaz kılınacak yerde bu pislikten, katı ise yaklaşık 3 gr. kadarı; sıvı ise avuç içinden fazla bir alanı kaplayacak miktarı namazın sıhhatine engel olur.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…