16. yüzyıl şairlerinden Kara Fazlî tarafından kaleme alınan Gül ü Bülbül, farklı anlam katmanlarını içeren tasavvufî alegorik bir mesnevidir.
Bu, geleneğin en büyük istiâre evren- lerinden birisine, yani gül-bülbül arasındaki aşk ilişkisine zemîn oluşturmuştur; şöyle ki, gül ma’şûk ise bülbül âşıktır, gül Allâh ise bülbül kuldur, gül Hazret-i Muham- med ise bülbül mü’mindir, gül mazmûn ise bülbül şâirdir.
Gül, âşığının kendisi uğruna ne kadar fedakârlığa katlanabileceğini, nelerden vazgeçebileceğini görmek için önce bülbülün dalına konmasına izin verir. (Hele bi bakalım faslı; avcının tuzağı) Sonra bülbülün (âşığın) kendinden geçmişliğinden yararlanarak dikenlerini batırıp bülbülün yüreğini / bağrını kanatır.
Mazmun, bir sözün içinde gizli olan sanatlılık anlamına da gelebilir. Buna göre belli kelimelerin kullanılması bazı düşünceleri hatırlatır. Mesela sevgilinin ağzı için, “âb-ı hayât, gül, gonca, şarâp ve la’l” mazmunları kullanılır.
Divan edebiyatında bülbül, klasik Doğu edebiyatlarında olduğu gibi âşığı sembolize eder. Bunda gülün sevgili olarak düşünülmesi de rol oynar.
Namazın rükünleri; kıyam, kıraat, rukû, secdeler ve son rekatta teşehhüd miktarı oturmaktır. Şartları ise; abdest alma, avret yerlerini örtme, kıbleye doğru dönme ve vakit gibi dışında olan şeylerdir. Bu şartlar bulunmadan da namaz kılınabilir, fakat geçerli olmaz.
Sözlükte “köşe, ana sütun, bir bütünün ayrılmaz parçası; büyük iş; dayanak, güç” anlamlarına gelen rükn kelimesi (çoğulu erkân), fıkıh usulü terimi olarak bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan unsuru ifade eder.
Sözlükte “köşe, ana sütun, bir bütünün ayrılmaz parçası; büyük iş; dayanak, güç” anlamlarına gelen rükn kelimesi (çoğulu erkân), fıkıh usulü terimi olarak bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan unsuru ifade eder.
Sünnetlerden kasıt; rükünlerle farzların dışındakilerdir. Bazı âlimler, kavlî (sözlü) sünnetlerin on yedi, fiilî sünnetlerin ise elli beş tane olduğunu belirtmişlerdir.Bir kimse bu sünnetlerden birisini kasten terk etse bile, namazı bozulmaz. Ancak rükünler ve farzlar bunun dışındadır.
Namazın rükünleri; kıyam, kıraat, rukû, secdeler ve son rekatta teşehhüd miktarı oturmaktır. Şartları ise; abdest alma, avret yerlerini örtme, kıbleye doğru dönme ve vakit gibi dışında olan şeylerdir. Bu şartlar bulunmadan da namaz kılınabilir, fakat geçerli olmaz.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…