Ebu Hanife, İslam tarihinde önemli bir dindar, alim ve fıkıh imamı olarak tanınır. Ona “İmam-ı Azam” unvanı verilmiştir çünkü dini ilimler alanında olan üstün bilgi birikimi, derin anlayışı ve kapsamlı fetva yeteneğiyle öne çıkmıştır.
Ebu Hanife, 8. yüzyılda yaşamış ve önemli bir imam olarak İslam dünyasında etkili olan dört büyük fıkıh mezhebinden Hanefi mezhebinin kurucusudur. Bu mezhep, İslam hukuku konusunda sistematik bir yaklaşım benimseyen ilk mezheptir. Ebu Hanife’nin sahip olduğu vizyon, hukuki konularda ayrıntılı ahlaki hükümler, akılcı çözümler ve adil bir fikir birliği sunma şeklinde kendini gösterir.
İmam-ı Azam olarak anılmasının bir başka nedeni, Ebu Hanife’nin çağının en büyük ilim merkezlerinden biri olan Kufe’deki halk tarafından büyük bir saygı ve takdir görmesidir. Müslümanlar, onun fıkhi meselelerdeki bilgisi, sağduyulu yaklaşımı ve adil ve adaletli kararlarına olan bağlılığı nedeniyle ona güven duymaktadır. Başkalarının fikirlerini dinleyen, çeşitli görüşleri tartışan ve herkesin haklarını korumaya çalışan hoşgörülü bir kişilik olarak da tanınır. Bu özellikleriyle, çeşitli toplum kesimlerinin desteğini kazanmış ve kendisine büyük bir takipçi kitlesi oluşturmuştur.
Ebu Hanife’nin İmam-ı Azam olarak tanınması aynı zamanda onun ilim ve bilgiye olan düşkünlüğünü gösterir. Bu unvan, dinî bilginin en üst seviyede olduğunu ve bu alandaki bilginin temsilcisi olduğunu ifade eder. Onun fıkhi hükümleri ve fetvaları, o dönemdeki birçok İslam alimi tarafından kabul edilmiş ve yaygın bir şekilde takip edilmiştir.
Sonuç olarak, Ebu Hanife’ye İmam-ı Azam unvanının verilmesinin nedenleri arasında eşsiz bilgi birikimi, derin anlayışı, adil ve adaletli kararları, hoşgörülü kişiliği ve geniş takipçi kitlesi yer almaktadır. Bu unvan, İslam tarihindeki önemli bir alim ve dindarın saygınlığını ve bilgisini vurgulayarak kendisini öne çıkarmaktadır.
Ehl-i Beyt’e duyduğu muhabbet, Emevîlerle Hz. Ali soyundan gelenler arasında yaşanan mücadelede dönemin pek çok âlimi gibi Ebû Hanîfe’yi de onların tarafında yer almaya sevk etmiştir. Son Emevî halifesi II. Mervan’ın kadılık teklifini reddetmesi üzerine hapse atılmış ve darp edilmiştir.
Hanefi Mezhebi’nin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin Hicri 150 yılında zehirlenerek öldürüldüğü rivayet edilir. Ebu Hanife’nin, Halife Ebu Cafer el-Mansur’un kadılık teklifini kabul etmeyince kırbaçlandığı ve hapse atıldığı zikredilir.28 Ara 2004
Hicrî 150/767 yılında Bağdat’ta vefat eden Ebu Hanife’ye dönemindeki alimler arasında önemli bir konuma sahip olması, yeni bir çığır açması, pek çok alimin onun yolunu benimsemesi gibi sebeplerle “İmam-ı Azam” lakabı verilmiştir.15 Haz 2011
Ebû Hanîfe, bütün zorlamalara rağmen Emevî ve Abbâsî saltanat sahiplerine boyun eğmemiş, yönetim anlayışını onaylamadığı Abbasi Devleti’nin ikinci halifesi Ebû Câʿfer “el-Mansûr”, Ebu Hanîfe’yi Bağdat’ta hapsettirip işkence ettirmiş ve zehirleterek öldürtmüştür. Mezhebi, İslâm dünyasının büyük bir kısmına yayıldı.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…