Dinde kıyas, İslam hukukunda önemli bir kavramdır. Kıyas, genel anlamıyla bir şeyin benzer olan bir başka şeyle karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunda bir hüküm çıkarılmasıdır. Dinde kıyas ise İslam hukukuna göre mevcut olan hükümlerin, benzer sebepler, özellikler veya amaçlar üzerinden diğer durumlara uygulanması anlamına gelir.
İslam hukukunda dinde kıyasın kullanılması temel olarak şu şekilde gerçekleşir: İslam hukukunda Kur’an ve hadisler İslam’ın temel kaynaklarıdır ve bu kaynaklarda belirli konularda detaylı bilgilere sahip olunmayabilir. Bu durumda, İslam alimleri benzer durumlara ait hükümleri çıkarabilmek için kıyas yaparlar.
Dinde kıyasın uygulanması için bazı şartlar vardır. Öncelikle, kurulan kıyasın özelden genele doğru yapılması gerekir. Yani belirli bir durumdan genel bir hükmün çıkarılması gereklidir. Ayrıca, karşılaştırılan durumların birbirleriyle gerçekten benzeşmesi önemlidir. Son olarak, kıyasın mevcut olan hükümlere uygun olması ve İslam’ın temel kaynaklarıyla çelişmemesi gerekmektedir.
Dinde kıyasın kullanılmasıyla birlikte, İslam hukuku genişleyebilir ve çağın ihtiyaçlarına uygun hükümler oluşturulabilir. Örneğin, teknolojinin ilerlemesiyle ortaya çıkan yeni durumlar için kıyas yapılabilir ve bu durumlarla ilgili hükümler oluşturulabilir. Bu sayede dini hükümler zamanla evrim gösterebilir ve değişen ihtiyaçlara cevap verebilir.
Ancak dinde kıyasın uygulanmasıyla ilgili bazı tartışmalar da vardır. Bazıları, kıyasın hüküm çıkarma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğunu savunurken, diğerleri ise zamanın değişkenliği göz önüne alındığında kıyasın gerekliliğini vurgularlar.
Sonuç olarak, dinde kıyas İslam hukukunda önemli bir yer tutan bir kavramdır. Kıyas yapmak, mevcut olan hükümleri benzer durumlara uygulayarak yeni hükümler oluşturmak anlamına gelir. Dinde kıyas sayesinde İslam hukuku, çağın ihtiyaçlarına uygun hale gelebilir. Ancak kıyasın uygulanmasıyla ilgili bazı tartışmalar da bulunmaktadır.
KIYAS: Ölçmek, kıyaslamak, karşılaştırmak ve iki şey arasındaki benzerlikleri tesbit etmek, hakkında nass (âyet hadis) bulunan bir meselenin hükmünü, aralarındaki ortak illetten dolayı, hakkında nass bulunmayan meselenin hükmüne bağlamak anlamında bir fıkıh usulü terimi.
Kıyas, hükmü hakkında nass (ayet ve/veya sünnet) bulunmayan bir meseleyi, aralarındaki ortak sebep-sonuç bağından dolayı hükmü ayet veya hadisler ile çözülmüş bir konuya benzeterek çözmektir.
Şarabın haram olması, Kuran-ı Kerim’de de açık ve net bir şekilde belirtilmektedir. Bazı din bilginlerine göre şarap helal değilse bira da helal değil görüşü mevcuttur. Bu iki alkollü içecek arasındaki sebep sonuç ilişkisi kıyas olayına örnek olarak gösterilmektedir.11 Nis 2023
olayın hükmünü, aralarındaki ortak illet sebebiyle, hakkında nass bulunmayan bir olaya uygulamak” şeklinde tanımlanmaktadır.” Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi fıkıhtaki kıyasın dört rüknü bulunmaktadır: Asl, fer’, illet ve hüküm.
Gerçekten de malını boş yere saçıp savuranlar, Şeytanlara kardeş olurlar ve Şeytan, Rabbine karşı nankördür. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanların (imkân ve fırsatlarını haram ve haksız yolda ve boşa harcayanların) kardeşleri oluvermişlerdir; şeytan ise Rabbine karşı nankörlüğe yönelmiştir.
İsrâ Sûresi Nuzül Sebebi İbn Âşûr, bu rivayetlerin, söz konusu âyetlerin içerdiği hükümlerin Medine dönemindekilerin muhtevasını hatırlatmasından ileri gelmiş olabileceğini, fakat bunun sağlam bir gerekçe olmadığını ifade eder (XV, 6).
Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma. Akrabaya hakkını ver, (onları yardımsız bırakma ve alâkanı koparma,) yoksula ve yolda kalmışa da (el uzat), ama (elindekini) israf ederek saçıp savurma (ki böyleleri perişan hale düşecektir).
Mushaftaki sıralamada 17. iniş sırasına göre 50. sûre olup 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder.30 Nis 2021
“Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” derler. De ki: “O bilgi yalnız Allah’a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım.” Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve (kendilerine), “İşte sizin isteyip durduğunuz budur!” denilecektir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…