Cuma namazı, İslam dinindeki önemli bir ibadettir ve haftalık olarak cuma günü öğle vaktinde toplu olarak kılınır. Ancak bazı durumlarda, Cuma namazının sonradan kılınmasına izin verilmektedir. Bu durumlar genellikle zorunlu seyahatler veya hastalık gibi istisnai durumları kapsamaktadır.
Cuma namazının sonradan kılınabilmesi için bazı şartlar vardır. Öncelikle kişinin seyahat etmesi veya sağlık sorunları yaşaması gibi geçerli mazeretleri olması gerekmektedir. Geçici olarak başka bir yerde bulunan kişi, Cuma namazını toplu olarak kılamazsa, öğle namazını kılar ve cuma namazını sonradan telafi etmek için kaza namazı olarak kılar. Benzer şekilde, bir hastanın da salgın hastalık veya diğer sağlık sorunlarından dolayı Cuma namazını kılamıyorsa, kaza namazı olarak telafi edebilir.
Bu durumda, Cuma namazını telafi etmenin zamanı ve şekli konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı alimlere göre, Cuma namazı, sonradan kaza namazı olarak kılınması gereken diğer farz namazlar gibi kılınabilir. Yani, toplu Cuma namazından sonra, kişi öğle namazını kılar ve ardından Cuma namazını sonradan kılma niyetiyle kaza namazı olarak kılar. Diğer bir görüş ise, Cuma namazının toplu olarak kılınmadığında, öğle namazının yerine kılınması gerektiğidir. Bu görüşe göre, Cuma namazı sonradan kılınmaz ve öğle namazı kılınarak yerine getirilir.
Sonuç olarak, Cuma namazı toplu olarak kılınması gereken önemli bir ibadettir. Ancak bazı durumlarda mazeretli olarak Cuma namazı kılınmazsa, bu namaz sonradan telafi edilebilir. Sonradan Cuma namazı kılmanın zamanı ve şekli konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, geçerli bir mazeretle Cuma namazını kılma imkanı bulunmaktadır.
Cuma namazının vakti, öğle namazının vaktidir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 274). Cuma namazı bu vakit içinde kılındığı takdirde geçerli olur. Namazların vaktin başlangıcında kılınması daha faziletli olmakla birlikte, daha çok cemaatin katılımını sağlamak amacıyla biraz geciktirilmesinde sakınca yoktur.
Cumaya gitmeyen kadın veya erkekler Cuma namazı kılınmadan önce öğle namazı kılabilirler mi? Kadınlar ve kendilerine cuma namazı farz olmayan hasta ve benzeri kimseler vakit girdikten sonra, imam cuma namazını bitirmeden önce kendi evlerinde öğle namazını kılarlarsa bu namaz geçerli olur.
Cuma namazı, Cuma günü öğle ezanı ile başlar.27 באוק׳ 2023
Âlim zihnî faaliyetle mutlak surette bilen, ârif ise ahlâkî ve mânevî arınma sayesinde sezgi gücü ve derunî tecrübe ile öğrenen, anlayandır. Âlimin zıddı cahil, ârifin zıddı münkirdir. Buna göre Allah’a ârif denmez, âlim (alîm) denir. İlmin elde edilebilmesi için dini yaşama zarureti yoktur.
İnsanoğlu Allah’ın bahşetmiş olduğu birtakım nimetler ve özellikle de zaman zaman elde ettiği birtakım güç ve yetkileri sayesinde kendisini evrenin hâkimi ve en güçlüsü hissetse de aslında son derece güçsüz ve aciz bir varlıktır.
Aciz olan ilah olamaz. Çünkü, ilah olmaktan maksat, bütün evrenin kendisine boyun eğdiği varlık olmak demektir. Bütün kâinatın gerçek ilahı olmak için, onu yaratmış olması gerekir. Zira, kâinatın ilahı olmak, bütün evrenin kal ve hal diliyle yapacağı tesbihatını, sevgisini, saygısını kazanmış olmak anlamına gelir.14 בפבר׳ 2017
Bedenî veya malî yetersizlik sebebiyle dinî, hukukî yükümlülükleri ve işlemleri yapamama veya eksik yapma hali. Kişinin malî veya bedenî bir yükümlülüğe yahut ifaya güç yetirebilmesi anlamında fıkıh terimi.
Aciz içinde olmak TDK sözlük anlamı şu şekildedir: gücü yetmemek, becerememek.11 בנוב׳ 2022
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…