Cenaze namazında tekbirlerin hükmü, İslam dininde önemli bir yer tutmaktadır. Öncelikle, cenaze namazının bir farz-ı kifaye olduğunu belirtmek gerekir. Yani, bir kişinin ölümünden sonra namazını kılan birkaç kişi varsa diğer Müslümanlar bundan sorumlu tutulmaz. Bu namazda tekbirler ise büyük bir öneme sahiptir.
Tekbir, “Allahu Ekber” şeklinde ifade edilen bir kelime olarak, Allah’ın büyüklüğünü ve yüceliğini ifade etmek için kullanılır. Cenaze namazının her bir rekâtında toplamda dört tekbir kullanılır. İlk tekbir, namazın başında okunurken diğer üç tekbir ise namazın kendisinde yer alır.
İlk tekbir, imam tarafından namazın başında okunurken diğer kişiler de imama uyarak ellerini kulaklarına kadar kaldırır ve ardından ellerini sarkıtır. Bu tekbir, namazın başlangıcını ve Allah’ın büyüklüğünü ifade eder.
Diğer üç tekbir ise namazın kendisinde kullanılır. İmam, tekbirleri söylerken diğer kişiler de sessizce tekbirin söylenmesini beklerler. Her tekbirden sonra eller yanlarda bırakılarak niyet edilir ve cenaze namazının diğer adımlarına geçilir. Tekbirlerin ardından, dua edilir ve namazın sonunda selam verilerek namaz tamamlanır.
Tekbirlerin hükmü, cenaze namazının kabul edilebilmesi için önemlidir. Tekbirlerin doğru bir şekilde ve gereği gibi yerine getirilmesi, namazın daha anlamlı ve kabul edilebilir olmasını sağlar. Tekbirler, Allah’ın büyüklüğünü ifade eden önemli bir ibadettir ve cenaze namazında vazgeçilmez bir rol oynar.
Cenaze namazı rükû ve secdesi olmayan bir namazdır; rükünleri kıyam ve tekbirdir. Cenaze namazında iftitâh tekbiriyle birlikte dört tekbir bulunmaktadır. Selâm vermek ise vaciptir.
Cenaze namazı hususundaki büyük hassasiyetine ve ısrarına rağmen Hz. Peygamber’in, borçlular, intihar edenler, kamu malını haksız bir Ģekilde zimme- tine geçirenler ile had cezasına çarptırılanların cenaze namazlarını kılmaktan çekindiği nakledilmektedir.
Cenaze namazında iftitâh (başlangıç) tekbiriyle birlikte dört tekbir bulunmaktadır. Selâm vermek vaciptir. Sünnetleri ise Allah’a hamd ve sena etmek, Resûlullah’a (s.a.s.) salât ve selâm getirmek, hem vefat eden kişi hem de Müslümanlar için dua etmekten ibarettir.
– Ölünün Müslüman olması.
– Ölünün temiz olması.
– Ölünün cemaatin önüne konulması.
– Ölünün cesedinin tamamının, yahut başı da dahil cesedinin çoğunun veya yarısının orada mevcut bulunması.
– Cenaze namazı kılanların herhangi bir mazeret dışında binek üzerinde bulunmamaları.
Farz olduğu Kitap, Sünnet ve icmâ ile sübut bulan bu ilkenin farz-ı ayn veya farz-ı kifâye olduğu hususunda âlimler ihtilâf etmişlerdir. Bu ihtilâf, âlimlerin âyetlerde geçen bazı lafızları farklı yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.
– Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Emr-i bil maruf, nehy-i anil-münker yapmak her mümine farzdır. …
– 1- İlim sahibi olacak. İlim de üçe ayrılacak. …
– 2- Adil olacak. Yaptığı işlerinde, hizmetlerinde adalet ön planda olacak. …
– 3- Güzel ahlak sahibi olacak. Güzel ahlak nedir?
Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker (Arapça الأمر بالمعروف و النهي عن المنكر), Âl-i İmrân suresi 104, Tevbe Suresi 112, Hûd suresi 116. ayetleri vb. birçok ayette görülen, Kur’an kökenli bir ifadedir ve dini literatürde insanlara “iyiliği emretmek ve insanları kötülükten menetmek” anlamında kullanılır.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Emr-i bil maruf, nehy-i anil-münker yapmak her mümine farzdır. Yani her mümin bir şey anlatmak veya bir şey anlatılmasına sebep olmak zorundadır; ancak herkes emr-i maruf ve nehy-i anil-münker yapamaz.
Bunlardan ilki iyiliği emretmek ve özendirmek manasına gelen Emri Bil Maruf’tur. Dinimize göre, iyilik, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak demektir. Örneğin: Müşkül durumda olan kişilere yardım etmek, ne olursa olsun her zaman doğruyu söylemek, ihtiyacından fazlasını infak etmek, her Müslümanın görevidir.5 Ağu 2021
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…