Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinde iz bırakan bir liderdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Atatürk, modern Türkiye’nin temelini atarak çağdaş bir devlet kurma misyonuyla hareket etmiştir. Bu bağlamda, dil meselesi de önemli bir konudur. Türkçenin resmi dil olarak kabul edilmesi ve Türk dilinin geliştirilmesi Atatürk’ün öncelikli hedefleri arasında yer almıştır.
Atatürk’ün Türk diline verdiği önem Ezan meselesi üzerinden de kendini göstermiştir. İslam dininde ezanın Arapça okunması uzun yıllar boyunca geleneğe uygun olarak devam etmiştir. Ancak Atatürk döneminde Türkçenin yaygınlaştırılması politikası doğrultusunda ezanın da Türkçe okunması fikri gündeme gelmiştir.
Bu düşünceye göre, ezanın anlaşılır olması ve halka hitap etmesi için Türkçe okunması gerekmektedir. Ancak bu konuda farklı görüşler de ortaya çıkmıştır. Bazıları, dinin kutsallığının bozulacağını, ezanın Arapça okunmasının vazgeçilmez bir geleneğe dönüştüğünü savunmuşlardır.
Atatürk, bu tartışmalara rağmen Türkçe ezan fikrini desteklemiştir. Ezanın Türkçe okunması, halkın ibadetlerini daha iyi anlamasını ve dini değerleri benimsemesini sağlayacaktır düşüncesindedir. Nitekim 1932 yılında ezanın Türkçe okunması için çalışmalar başlamış ve 10 sene süren tartışmalar sonucunda 1950 yılında Türk Dil Kurumu’nun gözetimiyle Türkçe ezan uygulamasına başlanmıştır.
Sonuç olarak, Atatürk’ün döneminde yürütülen dil politikası çerçevesinde ezanın Türkçe okunması kararı alınmıştır. Bu karar, Türk dilinin yaygınlaşmasına ve milli kimliğin güçlenmesine katkı sağlamıştır. Bugün hala Türkçe ezan uygulaması devam etmektedir ve Türk halkı tarafından kabul görmektedir. Atatürk’ün Türkçe ezan konusunda aldığı bu karar, Türk dilinin gelişiminde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.
Camilerde halka okunan Arapça hutbelerin halk tarafından anlaşılmadığını ifade etmiştir. Halkın söyleneni anlayabilmesi için okunan hutbelerin kendi dilinde yani Türkçe olmasını istemiştir. Namaza davet çağrısı olan ezanın da Türkçe okunmasını istemiştir.
Ramazan sonrasında da uygulama devam etti ve 18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet İşleri Riyaseti, “fetva mahiyetinde” 636 sayılı yeni bir genelge yayınlandı. Atatürk’e atfen yayınlanan bu genelgeyle, Arapça ezan ve kametin okunması yasaklandı. O tarihten itibaren Türkiye’de tüm camilerde ezan Türkçe okunmaya başlandı.
19. yüzyılda Türkçülük hareketinin yaygınlaşıp Türk sözcüğüne ve Türk diline önem verilmeye başlanması ile birlikte ilk olarak Sultan Abdülaziz devrinde Ali Suavi ezanın, hutbelerin ve namaz surelerinin bile Türkçeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…