Feyz kelimesi, Arapça kökenli bir kelimedir ve “ilham, ruhani güç, manevi irade” gibi anlamlara gelir. Ahz ise kelime olarak “alma, kabul etme” anlamına gelir. Ahz-ı feyz ise bu iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan bir ifadedir ve kelime anlamı olarak “ilhamı kabul etmek” veya “ruhani gücü alma” anlamını taşır.
Feyz, genel olarak ruhani bir gücün insanın içine işlemesini veya ona ilham vermesini ifade eder. Bu ilham, kişinin düşüncelerini, duygularını veya eylemlerini etkileyen bir etkileyicidir. Ahz-ı feyz ise bu ilhamın kabul edilmesini ve içselleştirilmesini ifade eder. Yani kişi, ruhani bir gücün etkisini kabul eder ve bilinçli bir şekilde ona açık hale gelir.
Feyz, genellikle dine bağlılık, ibadet ve maneviyatla ilişkilendirilir. İnsanlar, ibadet ve meditasyon gibi ruhani faaliyetlerle kendilerini bu ilhama açarlar ve ruhani bir bağlantıya ulaşma çabası içerisine girerler. Bu süreçte, kalbi temizlemek, nefsani tutkuları kontrol altına almak ve iç huzur sağlamak önemlidir.
Ahz-ı feyz süreci, kişinin bilinçli bir şekilde ruhani bir gücün etkisini kabul etmesini gerektirir. Bu kabul, kişinin kendini açık hale getirmesini ve gücün etkisine izin vermesini gerektirir. Ahz-ı feyz, kişinin iç dünyasına dair bir dönüşüm sürecine işaret eder ve kişiyi daha bilinçli, daha huzurlu ve daha aydınlanmış bir varlık haline getirmeyi amaçlar.
Sonuç olarak, Ahz-ı feyz, ruhani bir gücün kabul edilmesi ve ilhamın içselleştirilmesini ifade eder. Bu süreç, insanın ruhsal gelişimine katkı sağlar ve iç huzurun, aydınlanmanın ve manevi tatminin elde edilmesine yardımcı olur. Ahz-ı feyz, insanın kendini ruhani bir etkiye açmak ve ruhani bir gücün rehberliği altında yaşamak için bir adım atmaktır.
Murakabe ehli, ihlâs makamında ve şevk halindeyken kalbine Allah’tan başka şeylerin (mâsivâ) gelmesi tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklarından, kalblerine gelen kötü hâtıraları himmetleriyle uzaklaştırmadıkları takdirde muaheze edilirler (bk. el-Bakara 2/284). Buna da ahz (kınama) adı verilir.
İttihâz sözcüğü Arapça bir isim olan “ahz”dan gelmektedir. Sözcüğün ilk anlamı edinme, edinilme, ikinci anlamı kabul etme, üçüncü anlamı itibar etme, sayma tutma, dördüncü anlamı kullanma ve beşinci anlamı ise kurma, düşünme, tasarlamadır (Devellioğlu, 2003, s. 470).
Ahz-u kabz, “bedeli tahsil etmek” anlamına gelir ve mükelleflerin avukatlara tahsil etme yetkisi vermesini ifade eder. Vekaletname içeriklerinde ahzu kabza ya da ahzu kabz olarak da geçer.
Ahz: Ravinin bir şeyhten hadis alması. Cerh: Ravinin kusurlarından ötürü rivayetinin reddedilmesidir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…