– Useyd b. Hudayr,
– Ebu’l-Heysem Malik b. Teyyihan,
– Seleme b. Selâme. Harise b. Haris, b. Hazrec, b. Amr, b. …
– Zuheyr b. Râfi’
– Ebu Bürde b. Niyar,
– Nüheyr b. Heysem. Amr b. Avf, b. Malik, b. Evs oğullarından:
– Sa’d b. Hayseme,
– Rifâa b. Abdulmünzir,
Akabe Biatları (“Akabe Bey’atları” veya “Akabe Sözleşmesi” olarak da bilinir), İslam peygamberi Muhammed ile Medineli bir topluluk arasında yapılmıştır. Mekke’nin 2 kilometre yakınlarında bulunan Akabe adındaki bölgede gerçekleştiği için bu ismi almıştır.
İkinci Akabe biatının önemli olan bir başka yönü de, bu bey’ata ka- dınların da katılmış olmasıdır. Yetmiş üç erkek, iki kadından müteşekkil olan İkinci Akabe mensuplarından iki kişilik kadın topluluğu Nesîbe bint.
Akabe Biatları (“Akabe Bey’atları” veya “Akabe Sözleşmesi” olarak da bilinir), İslam peygamberi Muhammed ile Medineli bir topluluk arasında yapılmıştır. Mekke’nin 2 kilometre yakınlarında bulunan Akabe adındaki bölgede gerçekleştiği için bu ismi almıştır. Ürdün’deki Akabe ile karıştırılmamalıdır.
Mekke’nin Akabe mevkiinde, 621-622 yıllarında Medineli müslümanlarla Hz. Peygamber arasında yapılan iki anlaşma. Hz.
Kaynaklar her ne kadar onu ircâ fikrini ilk defa ortaya atan bir âlim olarak gösteriyorsa da (İbn Sa’d, VI, 328; Ebû Bekir el-Hallâl, vr. 127a) kendisi bu fikri ilk ortaya atan değil bu konuda ilk eser yazan kişidir.
Mürcie’den bir grup Ehl-i Sünnete yakın bir anlayış ortaya koyar ve bunlar övülen Mürcie olarak isimlendirilir. Onların farklı iman tanımları aşağıdaki gibi sıralanabilir: “İman, marifet, kalp fiilleri ve ikrardır.”, “İman, marifet, tasdik, ikrardır.” “İman, marifet, tasdik, ikrar ve kalp fiilleridir.”
Osman ve Ali başta olmak üzere, bütün büyük günah işleyenlerin durumlarını Allah’a bırakarak, onların cennetlik veya cehennemlik oldukları konusunda hiçbir fikir ortaya koymayan kimseler ve topluluklara verilen müşterek bir isimdir.
Bu tanımlarda ön plana çıkan şey, inanç esaslarını kalben doğrulama (tasdik), bu doğrulamayı dil ile ifade etme (ikrâr) ve fiillerle gerçekleştirmedir (amel).
Ebû Hanîfe’ye göre, iman kalbin tasdiki ve dilin ikrarı olan iki ögeden oluşmaktadır. Bu ögelerin birbiriyle bağlantısı zorunlu değildir. Zira ikrah ve dilsiz olan kişinin imanı geçerlidir. Bu sebeple ona göre iman kalbin tasdikidir, ikrar ise tasdikin varlığının ifadesidir.31 Tem 2023
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…