Mârifet kelimesi, Arapça kökenli bir kavram olup çok farklı anlamlara sahiptir. Genel olarak bilgi, idrak ve anlama yeteneği anlamına gelirken, tasavvufta ise Allah’ı tanıma, O’na yönelme ve O’na yakınlık kazanma anlamında kullanılmaktadır. Mârifet, insanın kendisini ve Allah’ı daha iyi tanımasına yardımcı olan bir yol olarak görülür.
Mârifetin yanı sıra, nefs kelimesi de Arapça kökenli olup insanın iç dünyasını ifade etmek için kullanılır. Nefs, insanın arzularını, isteklerini, duygularını ve düşüncelerini içeren bir kavramdır. İslam düşüncesinde nefis, insanın hem olumlu hem de olumsuz yönlerini temsil eder. Kişinin nefsi, Allah’ın yasakladığı kötü davranışlardan kaçınarak, iyi huylar benimsemesini ve insana özgü olan mükemmelliklere ulaşmasını sağlamaktadır.
Mârifet ile nefs kelimeleri birbirleriyle bağlantılıdır çünkü insanın kendini gerçek anlamda tanıması, nefsini kontrol etmesi ve onu olumlu yönde kullanmasıyla mümkün olabilir. İnsanın rabbini ve kendi benliğini tanıması için mârifet yolunu izlemesi gerekmektedir. Nefsi kontrol altına almak, insanın duygusal ve ruhsal gelişimini sağlar. İnsan nefsinin arzularına kapıldıkça, kötü davranışlara ve günaha sürüklenebilir.
Ancak mârifet yolunda ilerleyen kişi, nefsinin arzularına karşı koyarak onu disipline edebilir. Nefsiyle mücadele eden ve nefsini olumlu yönde yönetebilen insan, hem dünya hem de ahiret hayatında başarıya ulaşır. Nefsini tanıyan ve onunla dostluk kurmayan insan, kendini sürekli olarak geliştirebilir ve ruhunu etkileyen olumsuz etkilere karşı dirençli hale gelir.
Sonuç olarak, mârifet ve nefs kavramları insanın kendini ve tanrısını tanıması için önemli bir rol oynar. İnsanın nefsiyle mücadele etmek, nefsin kötü arzularına karşı çıkmak ve mârifet yolunda ilerlemek, bireyin içsel anlamda gelişimini sağlamaktadır. Nefsi tanıyan ve onu kontrol eden kişi, sadece kendisi için değil, toplum için de olumlu bir rol model olabilir.
Böyle bir bilgiyle Allah’ı tanımaya “mârifetullah” (el-ilm bi’llâh), bu yolla Allah’ı bilen ve tanıyanlara da “ehl-i ma’rifet, ârif, ârif billâh, ehl-i irfân, âlim billâh” denir.
Ma’rifet; tanımak, aşinalık ve bilgi demektir. Ancak bilgi anlamını ifade eden ilim ile ma’rifet arasında fark vardır. Ma’rifet, yaşayarak, görerek, tadarak, tecrübe ile elde edilen bilgidir. Kaynağı da kalb, ruh, sırr, ilham ve keşftir.
Sözlükte tanımak, bilmek, bilgi, ikrâr, itiraf ve kabul etmek anlamına gelen marifet, irfan kelimesi ile aynı anlamı ifade eder. Marifet kelimesinin çoğulu olan maârif Türkçede öğrenim, kültür ve hüner anlamında kullanılmaktadır.
İlim, bir şeyi olduğu gibi ve gerçeğe uygun şekilde bilmektir. Marifet ise bir şey hakkında düşünerek derin bilgi ve anlayışa ulaşmaktır. İslam’da doğru bilginin kaynakları: Selim akıl, doğru haber ve salim duyular.
Kaynaklar sûrenin Mekkî olduğunda ittifak etmişlerdir (Süyûtî, el-İtḳān, I, 29, 31, 81, 82). Kıyâme sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce nâzil olduğuna dair rivayetler dikkate alındığında Hz. Muhammed’in peygamber oluşunun üç veya dördüncü yılında indiği söylenebilir.
Hutame, “kıran, parçalayan” anlamında bir sıfat olup içine atılan her şeyi yakarak kırıp geçiren cehennemi veya onun özel bir bölümünü ifade eder.
Hümeze Suresi Türkçe Anlamı 1, 2.Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline! 3.O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır. 4.Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
Mekke’de indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini ilk ayette geçen ve başkalarını arkasından çekiştirip kötülemeyi huy edinen kimse anlamına gelen hümeze kelimesinden alır.
Arkadan çekişdirmeyi, yüze karşı (el, kaş ve göz işaretleriyle) eğlenmeyi ve ayıblamayı aadet edinen her kişinin vay haaline! Hümeze olan (insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla) alay etmeyi âdet edinen her kişinin vay hâline!
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…