Ufukta genişliğine/enlemesine yayılan fecre (Fecr-i Sadık) gelince, işte sabah namazı o vakitte kılınır, oruç zamanı sahur yemeği de o vakitte haram olur.” “Yalancı fecrin, ışık kirliliği olan bölgelerde görülme şansı yok…”
Fıkıh literatüründe bu ikinci fecre “enlemesine beyazlık” (beyâz-ı müsta’razî) denilmesi, fecr-i sâdık beyazlığının doğu ufkunda tan yeri boyunca yayılarak genişlemesi sebebiyledir. Sabah namazının vaktinin girmesi, sahurun sona erip orucun başlaması gibi dinî hükümlerde esas alınan bu ikinci fecirdir.
Oruç ikinci fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar devam eder. Sabah namazı da ikinci fecrin doğuşundan başlar, güneşin doğuşuna kadar süren zaman içinde kılınır.
“Fecr” sözlük anlamı olarak güneşin doğmaya başlama zamanı, tan vaktidir. Fecr-i kazib; birinci fecre, sabahın gerçekten girdiğini göstermemesi nedeniyle yani yalancı bir aydınlık olması nedeniyle denir. Fecr-i sadık ise ikinci fecrdir ve sabaha karşı doğu ufkunda yayılmaya başlayan bir aydınlıktan ibarettir.29 Ağu 2023
Güneşin doğmasından önce beliren tan yeri ağarması. Oruçlunun belli bir zaman içinde kendini bazı şeylerden alıkoyması anlamında fıkıh terimi. Oruca hazırlık amacıyla imsak vaktinden önce yenen yemek.
Fıkıh âlimleri arasında mest üzerine mesh miktarı konusunda da farklı görüşler vardır. Hanefîler’e göre abdest alırken mestin üzerinde elin üç parmağı ölçüsündeki bir kısmın elin ıslaklığıyla bir defa meshedilmesi yeterlidir. Mâlikîler’e göre mestlerin üst kısmının tamamen meshedilmesi gerekir.
Sünnete uygun şekilde mest üzerine mesh şöyle yapılır: Mesh yapmaya ıslak ellerle ayakların parmak uçlarından başlanır ve el parmakları açık vaziyette geriye doğru çekilir. Zaruri bir durum söz konusu olmadıkça sağ ayak sağ elle, sol ayak sol elle meshedilir. Abdesti bozan haller mest üzerine meshi de bozar.
Mesh, bir nevi hükmî temizlik olup; abdestte bir uzvun, ayağa giyilen mestin veya yaraya sarılan sargının üzerine ıslak elle; teyemmümde ise toprağa sürülmüş elle yüz ve kollar üzerine yapılır. Abdest alırken mestler üzerine mesh etmek Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sünnetiyle sabittir.
Sözlükte “bir şey üzerinde eli gezdirmek, elle silmek ve sıvazlamak” anlamına gelen mesh kelimesi fıkıh literatüründe abdestte baş, boyun ve kulaklarla mest veya sargı üzerinde ıslak elle, teyemmümde ise yüz ve kollar üzerinde toprağa sürülmüş elle sıvazlamak şeklinde yapılan hükmî temizliği ifade eder.
Ca’feriyye abdest için ayakların çıplak olarak mesh edilmesi gerektiğini fakat mestler üzerine mesh edilemeyeceğini savunurken, Müslümanların büyük çoğunluğu ayakların yıkanmasını farz olduğunu ve abdestli giyilen mestler üzerine mesh edilebileceğini kabul etmiştir.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu…
Türk Ticaret Kanunu'na göre tanım. İktisadi faaliyeti nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı…
Sözlükte “çağırmak, istemek, yardım etmek” anlamlarına gelmektedir. İslâmî bir terim olarak “Allah'ın yüceliği karşısında kulun…
Beyyine Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 98. suresidir ve Medine döneminde indirilmiştir. Surenin ismi olan "Beyyine" kelimesi,…
İsmâil Hakkı Bursevî'nin (ö. 1137/1725) tasavvufî tefsiri.Ruhul Beyan Tefsiri Hangi yayınevi?Böylece Osmanlı Yayınları Tarafından Gül…
"Selam", Türkçede ve İslam kültüründe günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir selamlaşma ifadesidir. Kelimenin kökeni Arapça…